…/ düşünceye din adına en çok gem vurulan yer Türk memleketi.
(…)
Öyle çok önyargı muhakemeyi tıkar ki, zihinde herhangi bir şüphe yeşertecek kadar bile aklıselime yer kalmaz.
Eser dönem yazarlarının haletiruhiyesiyle paralel olarak, devletin çöküş döneminin verdiği o matem havasını yansıtıyor. Ahmet Cemil ana karakteri üzerinden hayallerine ulaşmak isteyen bireyi ,hayatın gerçekliğiyle hülyalara müsade etmeden karşılaştırıyor. Kitap tümüyle realist , bu gerçekliği her satırda hissediyorsunuz. Yine yazarın şiire olan sevdası belirgin şekilde kitabın derinliklerine sızmış.
Hayat mücadelesi, umutlar, aşk ve tüm bunların teker teker kaybedilmesi inanılmaz bir gözlemle yansıtılıyor.Dostluğu Hüseyin Nazmi ile aşkı Lamia hayal kırıklığı ise Vehbi Bey ile göze çarpar. Kardeşi İkbal’e şiddet uygulayan Damat Vehbi , Türkiye ‘de bazı şeyler hep aynıymış diye düşünmeme sebep oldu.
Kitabın son bölümlerinde gurbete annesiyle beraber çıkan Ahmet Cemil karakteri üzerinden, inanılmaz bir betimlemeyle İstanbul’dan ayrılmanın acısı anlatılmış.
Kitabın son cümleleri bana Jack London’ın efsane eseri Martin Eden’ı hatırlattı . Bu iki esere vakıf olanlar ne demek istediğimi anlayacaklardır.
Yazar kitabı ölmeden önce sadeleştirmiş kendisinin bunu yapması önemli muhtemelen biz onun son sadeleştirmesini de günümüz türkçesine tekrar uyarlıyoruz. Yine de akıcı ve derin.
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil · İş Bankası Kültür Yayınları · 201826,8bin okunma
Ulucami avlusunda güvercinler uçması gibi,
Asırlık bir duada saklıdır gözlerin.
Zaman râm olur
Sessizleşir kelimeler.
Bazı şeyler belki anlatılmamalı
mesela gözlerin…
Ey kalbimin gamzesi!
Seni aşamaz hayat
Sana varamaz hasret.