Eski Türklerde kadınlar, umumen amazon idiler. Cündilik, silâhşörlük, kahramanlık, Türk erkekleri kadar Türk kadınlarında da vardı. Kadınlar, doğrudan doğruya, hükümdar, kale muhafızı, vali ve sefir olabilirlerdi.
Alelâde ailelerde de ev müştereken, karı ile kocanın ikisine aitti. Çocuklar üzerindeki velâyeti hassa, baba kadar anaya da aitti. Erkek daima karısına hürmet ederdi, onu arabaya bindirerek kendisi arabanın arkasından yaya yürürdü.
40 yaşındayım ve annemi kaybedince gördüm ki 40 yıl boyunca hiç bir şey kaybetmemişim...
İnsan kaç yaşında olursa olsun annesini kaybedince öksüz kalıyormuş, sahipsiz kalıyormuş.😢
Gizem Karadağ
@Gizem64
·
07 Mayıs 01:45
Otuz yaşındaydım. Ama kırk yaşında, elli yaşında da olsan annen hayattaysa ona hep ihtiyaç duyuyorsun. Annen yaşadığı sürece elini ona doğru uzatıyorsun, tutmak istiyorsun.
Ortaçağ’da Belçika’da bir kasabada, günün ilk saatlerinde altı kör dilencinin uyuduğu ahırdan alınarak resimlerinin yapılması maksadıyla yürümeleri ve bu yürüyüş esnasında başlarından geçen ilginç olaylar anlatılır.
Resim; körlerin aynı anda ve sırayla düştükleri anda yapılacaktır. O yüzden körlerin düşecekleri anı, düştükleri yeri, vs. hiçbir şekilde bilmeden düşmeleri gerekmektedir ki onları uzaktan izleyen ressam körlerin duygusunu resmine yansıtabilsin.
Hikayesi ve özellikle de dili itibariyle başarılı bulmadığım bir kitaptı. Bununla birlikte sayfa sayısı az olması itibariyle bir çırpıda da okunabilir elbette.
Kitabı okuyacaklara tavsiyem okumadan önce Körler Kıssası tablosunu (Google’dan ulaşabilirsiniz) incelesinler. Kitap bu tablodan esinlenilerek yazılmış zira. Tabloyla kıyaslayınca da yaklaşık 500 sene evvel yapılmış bir tabloya bu kitapta hayat verildiğini görüyoruz.
Orduya ilk katıldığım günlerde, bir Arap binbaşısının “Kavm-i Necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın” diye tokatladığı bir Anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında Türklük şuuruna erdim. Onda gördüm ve kuvvetle duydum.
Ondan sonra Türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu.
Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir.