“Ağlama, hayatım. Buna değmem, gerçekten değmem.”
“Neden bunu söyleyip duruyorsun? Benim için çok değerlisin ve istediğim sürece senin için ağlayabilirim.”
Harcadınız caanım Andrew’u. İlk iki kitaptan beri merak ediyordum ama hiç umduğum gibi çıkmadı. Konu çok havada basit kaldı zaten çevirinin berbatlığı kitabı zor okuttu.
“Tamam ama oraya vardığımızda uygun şekilde giyinmemiş olursam senin..bacağına..tekme atarım.”
“Çünkü üzerime ulaşabileceğin en yüksek nokta bu mu?”
“Bu kısa boy şakası falan mı?”
“Evet. Beni daha iyi duyabilmen için eğilerek mi söylemem gerekiyordu?”