Anarşistler, hayatlarımızı
kontrol etmek için orduların, polisin, hapishanelerin ve hükümetlerin gerekli olduğunu düşünmemize
neden olan neredeyse tüm toplum karşıtı davranışların, aslında bu orduların, polisin, hapishanelerin
ve hükümetlerin mümkün kıldığı sistematik eşitsizlik ve adaletsizliklerden kaynaklandığını savunurlar.
Pratik ve somut olana odaklanalım: insanların sanal bir dünyada yaşamasını ister misiniz? Makinelerin insanlardan daha akıllı olmasını ister misiniz? Gelecekte insanların, hayvanların ve bitkilerin teknolojinin birer ürünleri olmasını ister misiniz? Eğer bu fikirlerden hoşlanmıyorsanız, bilgisayar ve biyoloji bilimlerinin sizin için tehlikeli olduğu açıktır. Bu, ahlakla hiçbir ilgisi olmayan basit bir gerçektir.
David Graeber in sayın Kürşat Kızıltuğ tarafından dilimize kazandırılmış olan kısa bir makaleden bir alıntıdır. Metnin tamamını isteyen olursa özelden yazsın, pdf olarak yollayabilirim. Saygılarımla.
"İhtimaldir ki anarşistlerin kim oldukları ve neye inanıyor olabilecekleri hakkında önceden bir şeyler
duymuşsunuzdur. İhtimaldir ki duyduğunuz her şey saçmalıktan ibaret. Birçok insan anarşistlerin şiddet,
kaos ve yıkım yanlısı olduklarını, her türlü düzen ve örgütlenmeye karşı olduklarını ya da her şeyi havaya
uçurmak isteyen çılgın nihilistler olduklarını düşünüyor gibi görünüyor. Oysa hiçbir şey anarşistlerle ilgili
olarak, gerçeklikten bu kadar uzak olamaz. Anarşistler, basitçe söylersek, insanların zorlamaya gerek
olmaksızın akılcı şekilde davranma yeteneğine sahip olduklarına inanan insanlardır. Bu, gerçekten de
oldukça basit bir anlayıştır. Ne var ki bu, zenginlerin ve iktidar sahiplerinin her zaman son derece
tehlikeli bulduğu bir anlayıştır."
Dini metinlerde yazılanlar ve de pratikte var olanlar insanlığın kendi içinde var olanın nasıl bir paradoks olduğunun kanıtıdır. İnsanlar yapamadıklarını tanrılara söyletirler ki, dikkate alınabilsinler...