Seneca’nın muazzam eserlerinden biri. Kitap tam bir başucu kitabı. Eser, yazarın dostu Lucilius’a yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bu mektuplar hayata dair felsefeye dair her konuyu barındırıyor ve harika tavsiyeler içeriyor. Kitabı okurken aklıma Montaigne’nin Denemeler kitabı gelmişti. Sonra edindiğim bilgiye göre Montaigne Seneca’nın bu eserinden etkilenmiş epey. Tavsiyeler harika hikayelerle metaforlarla anlatıldığı için yavaş yavaş okunması ve sindirilmesi gereken bir kitap. Seneca’nın hayat hikayesi de oldukça ilgi çekici. Avukat olan Seneca; hayatını felsefeye adamış,adı bazı siyasi olaylara karıştığı için kendisine intihar cezası verilmiş ve bileklerini keserek hayatı son bulmuş bir yazar. Bu hayat serüveninde felsefeye ne kadar bağlı olduğunu bu eserinde görme fırsatınız olacak. Uzun soluklu bir kitabın size eşlik etmesini isterseniz tavsiye edeceğim bir kitaptır kendileri.
Kaçışın sana yararlı olmamasına neden şaşırıyorsun? Kaçtığın şeyler seninle birliktedir. O halde iyileştir kendini,at yüklerini sırtından,kökünden söküp atman gereken isteklerini hiç olmazsa bir sınır içinde tut. Ruhunu bütün kötü, zararlı şeylerden arıt.
Yaşamak ihtirasından kurtaralım kendimizi;günü gelince nasıl olsa katlanmak zorunda kalacağımız şeye ne zaman katlanacağımız önemli değildir. Önemli olan iyi yaşamaktır, uzun yaşamak değil! Çok kez de uzun yaşamamak iyi yaşamanın koşuludur.
Uzun yaşaman kaderle ilgili bir iştir,dolu bir yaşam sürmen ise ruhunla ilgili. Eğer doluysa yaşamın çok yaşadın demektir. Yaşam da,ruh kendi iyi’sine kavuştuğu,kendi iyi’sini eline geçirdiği zaman dolmuş olur.
Ruh da ancak kendine yabancı olan şeylerden kurtulup hiçbir şeyden korkmayarak sükûn bulduğu, hiçbir şeye haset duymayarak zenginliğe eriştiği zaman daha büyük yüceliğe erişir.
Tatlı tatlı öyküleri ile konuyu çok güzel işlemiş yazar. Bir dilin nasıl asimile olduğunu anlatıyor. Ana dili galisyanca olan yazar dilin kültürel bağlamda ne kadar değerli olduğunu aktarıyor. Meteforlarla çok yoğun bir anlam sunuyor. Kürtçe bazı cümlelere de yer verilmiş kitapta, o da ayrı bir incelikti.
“Bana lazım olan, sakınımsız konuşmak
Yeri zamanı geldiğinde,kendi sesimle,
Gelmişimiz geçmişimiz bugünümüz yarınımız için
Kendi rengimce yüksek sesle konuşmak.
Bu işte, benim doğum günüm
İçimden yükselen de … kendi sesim.
Yeniden, kendi sesim…”