''Şimdi eskisinden de kırgınsın. Omuzların düşük, yumrukların istemsizce sıkılı. Çatılardan gelen güvercin kuğurtularını tınmıyorsun bile. Anlayamıyorum gözümün ışığı, hiç anlayamıyorum. Neden seni dünyaya çağırmış olduğuma inandıramıyorum? Sen benim yaşama payım, dokunuşum, iştahımsın. O halde niçin bir yarayım, sensizlikte üreyen? Burnumda hep yanık kokusu, hangi ateşe baksan ben orada dağlanıyorum.''