Okurken mutlaka bir aşamasında kendinden bir parça bulabileceğiniz geçmişten günümüze hiç değişmeyen kadın/erkek eşitsizliğine ayna tutmuş, size zaman zaman tırnaklarınızı yedirecek ama sonunda işte bu! dedirtecek bir kitap #birkimyameselesi
1950 yıllarında çok zeki bir bilim insanı olan Elizabeth Zott; okul hayatından iş hayatına, anne olmaktaki yolculuğundan eş olmadaki rolüne kadar her aşamada maruz kaldığı cinsiyet eşitsizliğine, erkek hegemonyasına, mobbing ve şiddete baş kaldırış olarak meydana gelmiş bir karakter. Başarısının önüne ket vurulan bu güçlü kadın karakterin dibe çöküşünden tekrar ayağa kalkışına hayranlık duymamak elde değil.
Günümüzde dahi gördüğümüz bu cinsiyetçi yaklaşımları harika bir kurgu ile ele almış mizahi bir dille bize sunmuş yazarımız.
Çok severek okuduğum ve en başta söylediğim gibi kendinizden bir parça bulup seveceğinize emin olduğum bir kitap Yalnız kadınların değil erkeklerin de empati kurup biraz feyz alacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum
Üstelik Amazon 2022 En İyi Roman ve Goodreads 2022 En İyi İlk Roman Ödül’lerini alan kitap ödülleri sonuna kadar haketmiş bence.
Severek okudum, gönülden tavsiye ederim
Anne Bronte bir dönem mürebbiye olarak çalışan, kişisel tecrübelerine dayanarak yazdığı ve ilk romanı Agnes Grey’de, kırsal hayat, mürebbiyelik, dönem aile dinamikleri, sosyal farklılıklar üzerine kısa tatlı bir kurgu yazmış.
Eee peki nasıl buldum kitabı?
Bronte kardeşlerden ‘Jane Eyre’ veya ‘Uğultulu Tepeler’ gibi edebiyatın şahane kitapları çıkınca elbette bu kitapta da biraz beklentim yüksekti. Tatlı bir hikaye olmasına rağmen kurgusu epey zayıf, hikaye çok monoton kaldı benim gözümde. Dönemi ve o dönemin sosyal yaşantısını çok sevdiğim için severek okudum ama dediğim gibi beklentimin ne yazık ki altında kaldı
İngiliz edebiyatı klasikler arasında favorim olduğu için bu türde her kitaba büyük beklenti ile başlıyorum
Kırsallarda minik bir gezintiye çıkmak, dönemin dingin taraflarını görmek isterim derseniz şans verin ama beklentinizi yüksek tutmamaya gayret edin 🪻
Agnes GreyAnne Brontë · Can Yayınları · 2024647 okunma
Hani gökten üç elma düşmüş diye biten masallarımız vardı dinleyerek büyüdüğümüz, işte #servinini ve üç güzeller’in hikayesi de dinlediğimiz o masalların tadında bir kitaptı.
Anlatımı masal gibi konusu geçmişten günümüze gelen toplumsal kadın sorunları…
Eşinden ayrılan babasının biricik kızı Suna’nın hikayesi ile başlıyor kitabımız. Masal içinde başka masallar, acı içinden başka başka hüzünler var kitapta.
Öyle çok sevdim ki Servi Nineyi, Suna’yı, Zemzem’i, Bedriye’yi tüm o güzel güçlü kadınları.
Hele babası ile Servi’nin o sıcak ilişkisi… Ne kadar içimi sızlattığını beni tanıyanlar tahmin etmiştir.
Konusunda sürpriz bozmak istemiyorum mutlaka okuyup o hisleri yaşamanızı isterim
Ben çok çok çok sevdim, bu seneki favorilerime ekledim.
Okuyun, okutturun
"Değil mi ki hayat sonlardan ibaret ve bittiği yer sonsuzluk; varsın sonlar daim olsun. Büyük, küçük, acı, tatlı, mutlu, mutsuz..."