"Ben nasıl yatakhanede istenmiyorsam, sen de burada istenmiyorsun."
"Neden istenmiyormuşsun?" diye sordu Lennie.
"Çünkü zenciyim. Herkes orada oturup kağıt oynar ama ben oynayamam, çünkü ben zenciyim. Koktuğumu söylüyorlar. Sana bir şey diyeyim mi, siz de bana kokuyorsunuz."
"İnsan en iyi dostunu burnu sürtmüş bir durumda görmekten, gerçekten de hoşlanır. Dostlukların büyük bir bölümü, böyle bir utangaçlık üzerine kuruludur."
"Ne günahkar adammışım meğer! Çünkü ilk şaşkınlığımı üstümden atar atmaz, General'in yüreğine ineceğini düşünerek zevkten dört köşe olmaya başlamıştım. Ona yol gösterirken içim içime sığmıyor, olacakları düşündükçe ağzım kulaklarıma varıyordu."
"Bir sinek üzerinde bile olsa, insan vahşice, sınırsız bir üstünlük duygusuna kapılabilir. Zorbalık, insanın mayasında vardır,acı vermekten zevk duyar."
Kendisine, "Ufak oynanınca, kumarın ne zararı var?" denilince bizimki, "Bu, daha da kötü. Çünkü oyunun küçük olması, tutkuların da küçük olduğunu gösterir." demiş. Sanki aç gözlülüğün büyüğüyle küçüğü tek ve aynı şey değilmiş gibi!
Ve Ölüm "Çok yorgunum; bana üçte birini ver de gideyim." dedi.
Ama Tamah başını salladı. "Onlar benim uşaklarım." diye yanıt verdi.
Ölüm de ona, "Elinde ne var?" dedi.
"Üç tane mısır tanesi var. Bundan sana ne?"
"Birini bana ver." diye bağırdı Ölüm. "Bahçeme ekeyim; sadece bir tanecik ve gideyim.
" Sana hiçbir şey vermeyeceğim." dedi Tamah ve elini elbisesinin kıvrımına sakladı.
Ölüm ise güldü ve eline bir kupa alıp bir havuza daldırdı. Kupadan Sıtma Nöbeti çıktı.
O, kalabalığın içinden geçti ve insanların üçte biri öldü. Sıtma'nın peşinden soğuk bir sis gidiyor ve su yılanları yanında sürünüyordu.
...