Huzur! Huzur!
Manzaranın herkes görsün diye ilettiği mesaj huzurdu. Böyle zamanlarda, kendi bilgisinin karşısında, dünyanın çılgınlığına rağmen manzaranın kendisine verdiği güzel işarete inanırdı.
“Gerçekten de öyle görünüyor ki sizi düşünmek iyi gelmiyor size; cesaret ve sağlığınızı kaybediyor gibisiniz.”
Aman tanrım!
Coşkun bir yüreğiniz ama adeta taştan oyulmuş bir kafanız var.
Beni talih kuşunuz olarak görüyorsunuz, bu sizi kuşkusuz hayli mutlu ediyordur. Benim mutsuzluğum ise sallanıp duran bir mutsuzluktur, tam da uçurumun kenarında duran bir mutsuzluk ve dokunanın üzerine anında yıkılıverir.
Okur Takip Önerileri
“Ama şimdi, sizden rica ediyorum; dağ, çiçek, ot, çalılık ve ırmak, ne olur, nefes alabilmem için bana biraz olsun yer açın!”
Böylece gelecekteki yaşamımı riske atıyorken, inatla unutmaya çalışıyordum. Bir taraftan da gözlerimi kırpıştırarak mutluluk yansıtan bir renge boyanmış gökyüzüne bakıyordum.
Çünkü mutlu biri şüphesiz aynı zamanda tehlikelidir de.
Bir düşünsenize; insan tek başına yataktayken nice mutlu düşünceler yok olup gider yorganın altında ve nice mutsuz düşler yorgan altında insanı terletir.
Gözler maviye çalsa, niyeti sevgiye
Yaşadığı toprak çorak, kendi gül bahçesi.
İçimde yanan kor, ne alevlenir ne söner.
Beni bu hale getiren eller, ne kalır ne de gider.
Fatma Gül tekrar paylaştı.
Çünkü, itiraf edeyim, hala umutluydum... Şimdi Tanrı' ya şükür, hiç umudum kalmadı.
Elinde kaç dünya tutabilirsin.
Bir avuç kum zerresinde.