Bazen hayat bizi öyle kişilerle karşılaştırır ki, hiç tanımadığımız insanlar ilk görüşte dikkatimizi çeker. Kanımız kaynar, birşeyler mıknatıs gibi bizi çeker onlara.
İnsanının hislerini saklaması ona zarar vermekten başka bir işe yaramıyordu. Insanoğlu sonuçları ne olursa olsun duygularını bir şekilde ifade etmek için yaratılmıştır. Onlar mantıklarından çok, duygularıyla yaşardı ve ifade edilemeyen duygular gün gelir sizi yiyip bitirirdi.
Konuşmak bize özeldi ve tek yapmamız gereken doğru kelimeleri bulmaktı.
Gerisi için ise hayat bize doğru yolu gösterecekti.
Kalbinizin ve mantığınızın birleştiği o nokta, sizi doğru yola götüren noktaydı ve o nokta, bir kapıyı açar, diğerini kapatırdı.
Hayatta olmak ve hayatta olduğunu hissetmek sadece nefes almaktan ibaret değildir. Yaşadığını hissetmen gerekiyordu. Acıyı heyecanı mutluluğu hissetmek gerekiyor.
Bir erkek sevdiğini söylediği kadını kaybetmekten korkmuyorsa o kalpten bir sevgi beklemeyeceksin. Çünkü seven insan sevdiğinin incinmesine asla dayanamaz.
"O kötülük doğuştan onun içindeydi, Sevgi Hanım" dedi Tahir. Eğer herşey şartlara bağlı olsaydı, Hakan da bugün kötü bir adam olarak karşımıza çıkabilirdi. Hak için savaşan değil, hakka karşı savaşan kötü birisi olurdu.