Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gordon Freeman

Gordon Freeman
@Gordon_Freeman
Kendini Martin Eden gibi hisseden biri Zararını gördüğü için kitap okumayı bırakmış biri
Fizikçi
Bülent Ecevit Üniversitesi Fizik Bölümü
6 Mayıs
568 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Mlitolojik bakış açısına sahip insanlar doğayı modern insan gibi, yani bizim gibi algılamıyorlardı. Doğanın bir parçası olmaya günümüz insanından çok daha yakınlardı. Parçası olduklarını hissettikleri bu sistemin diğer bileşenleriyle ilişki kurmayı da önemsiyorlardı. Onlara saygı gösteriyor, zarar vermiyor, onların ruhları olan varlıklar olduklarını kabul ediyorlardı. Aynı zamanda onlardan yararlanıyorlardı: Barınak yapıyorlar, meyvelerinden, kabuklarından, yapraklarından şifa buluyorlardı; ilaç yapıyorlardı, besleniyorlardı. Ancak bu tayfanın sınırını biliyorlardı, doğada yararlandıkları her unsur için teşekkür etmeyi ihmal etmiyorlardı.
Reklam
Batı kültüründe Noel ile özdeşleşen çam ağacının Türk mitolojisinde de bir karşılığı vardır. Ünlü sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, çam ağacı süsleme geleneğinin Türklerden Avrupa'ya geçtiği savını dile getirmiştir.
Ötüken Dağı ve onun ormanı Ötüken Yış, Türkler için merkezdi. Buraya sahip olmak, Türk devletinin ve hükümdarının göreviydi. Ancak buraya ele geçirmekle devlet tamamlanabilirdi. Ötüken bozkırlı Türklerin vatanıydı, hatta ona "Ötügen Ana" diye seslendikleri de oluyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bana dinini söyle, sana kadına verdiğin kıymeti söyleyeyim.
Dişil kutsal varlıklar, Türk mitolojisinde en çok ilgi çeken konulardan biridir. Eski Türk inanç sisteminde pek çok dişil gücün bulunması, yatatılışı bir dişil gücün başlatması ve doğa koruyucularının dişil olduğunun düşünülmesi önemli ve Türk mitolojisini özel kılan noktalardır.
At, Türkler in daima göksel bir hayvandı. At, keskin bir görüşe sahip olmasıyla tanrının yeryüzündeki gözünü sembolize ediyordu. Kartal familyasının bir üyesi olan atmaca ise şamanların ilk atasının kartal olduğu inancına bir göndermeydi.
Reklam
Kayra Han, evrende henüz herhangi bir varlığın izi yokken sonsuzluk denizlerinin üzerinde uçan, zamandan daha evveli temsil eden bir tanrıdır.
Hala öyle. Bkz: Yukarıda Allah var
Türklerin tanrısı başlangıçtan itibaren hep göklerdeydi. Bazen tek başınaydı, tek mutlak hakimdi ve ismi Gök Tanrı'ydı; bazen ise alt katmandaki yardımcı tanrılarla gücü ve görevleri paylaşıyordu. Ama bu sistemde de en güçlü tanrı gökte oturan, göksel olaylarla ilişkilendirilen tanrıydı. Sistem değişse de gök hep en yüce olarak kaldı; insanlar hep göğe kurban kesti, hep gökten istedi, hep göğe yalvardı.
Ormana gidip aklını kaybeden bir kişinin hikayesi, su kenarında başına ilginç olaylar gelmiş kişilerin hikayelerini halen duyarız. İslamiyet'ten sonra "cinlerle bağlantılı olaylar" olarak farklı bir bağlamda anlatılsa da bu anlatıların kökeninin daha eskiye, yani iye inancına dayandığını tahmin etmek zor değildir.
Türk kozmonolojisinde gezegenlerin isimleri şöyleydi: Merkür: Suv Yultuz Venüs: Erklig Mars: Oot Yultuz Jüpiter: Ongay Yultuz Satürn: Sarıg Orungulog
Türklerin kökeni hakkında bize bilgi veren en eski kaynaklar Çin kaynaklarıdır. Çinlilerin resmi tarih kayıtları olan ve MÖ son yüzyılda başlayıp MS yirminci yüzyıla kadar uzanan ve oldukça uzun bir dönemi kapsayan hanedan yıllıklarının bazı bölümlerinde Türklerle ilgili bilgiler, önemli isimlerin biyografileri yer alır. Bu kaynakların bazılarında Türklerin kökeninin kurt olduğu söylenir, bununla ilgili efsaneler bulunur.
Reklam
Tatarlara ait bir söylencede** insanoğlunun saflıktan uzaklaşıp kirlenmesi şöyle açıklanıyordu: İnsan yaratıldığında yaratıcı ona ruh verip canlandıramadı ve büyük tanrı Kuday'a başvurması gerekti. Yarattığı ilk insanın başına bir köpek dikti ve insana ruh bulmak için Kuday'a gitmek üzere yola çıktı. Erlik bu durumu fırsat bilerek yeni yaratılmış insanın yanına gitti, ancak karşısına yaratıcının insanı korusun diye bıraktığı köpek çıktı. Erlik, o zamanlar dersinin üzeri tüylere kaplı olmayan, çıplak yaratılmış köpeğe altın tüylü ve tüm bedeni kaplayan bir post vermeyi vaat ederek köpeği kandırdı. Böylece insan vücudunun yanına giden Erlik onu tükürükleriyle kirletti. Bir zaman sonra evine dönen yaratıcı tanrı insanın vücudunun kirlendiğini fark etti; öyle ki artık temizlenmesi mümkün değildi. O zaman tanrı pislik bulaşmış insan vücutlarının dışını içine çevirdi. Böylece Erlik'in bulaştırdığı pislik ve onun temsil ettiği kötülük insanın içine hapsoldu. İşte o zamandan beri her insanın kötülüğü dışından görülmese de içinde saklıdır. **Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınevi, 2002, s.104
Şamanizm'de şamanlar kime ve nasıl hizmet ettiklerine göre "ak şaman" ve "kara şaman" olmak üzere ikiye ayrılırdı. Ak şamanlar büyüsel güçlerini daha çok sağaltım ya da diğer toplumsal ihtiyaçları gidermek için kullanırlarken kara şamanlar Erlik'in* hizmetindeydi. Erlik'le olan her türlü ilişki kara şamanlar tarafından yürütülürdü. *Erlik Türk mitolojisinde şeytana karşılık geliyor
Dokuz, Türkler için kutsal rakamlardan biridir ve pek çok kaynakta birçok farklı şekilde karşımıza çıkar. Yaratılışta dokuz farklı âlem vardır. İnsanlık dokuz ağaç dalından yaratılır. Ülgen'in ve Erlik'in dokuzaz kız ve erkek çocuğu vardır. Oğuzlar dokuz boya ayrılır. Dokuz, birçok halk anlatısında da tekrarlanan bir motiftir.
Türk mitolojik sisteminde yaratımı başlatan dişil güç ataerkil düşüncenin yavaş yavaş ağırlığının artmasıyla geri planda kalmaya başladı; ama tamamen silinmedi. Yeryüzüne indi. Yeryüzündeki doğa unsurları bu kutsal dişinin bir parçasıydı. Özellikle dış etkilere daha az maruz kalmış, daha az değişmiş ve orman ile avcılık kültürünü korumuş halkların yakın dönemde derlenen anlatılarında bile mağara, ağaç ve orman gibi yerlerle ilgili anlatılarda onların "ana" olarak düşünüldüğü görüldü.
Tanrı
Tanrı kelimesi farklı söyleniş biçimleriyle bugün hâlâ Türk milletlerinde varlığını koruyor. Türkiye ve Azerbaycan Türklerin tanrı, Altay Türkleri tengri veya tengeri, Şorlar tengri, Hakaslar tigir veya ter, Tuvalılar deer, Çuvaşlar tura, Yakutlar tangara, Moğollar tenger, Buryatlar tengeri veya tengri, Kalmuklar ise tenger şeklinde kullanır. Kaynak: Abdülkadir İnan - Tarihte ve Bugün Şamanizm (Türk Tarih Kurumu, 1986) Yaşar Çoruhlu - Türk Mitolojisinin Anahatları (Kabalcı Yayınevi, 2002)
1.159 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.