“...Sessizliğin simsiyah okyanusunda cam fanusta yaşayan bir dalgıç gibi yaşamaya başlıyor insan orada. Dış dünyayla olan tek bağın koptuğunu bilen ve bu sessiz derinlikten hiçbir zaman çıkamayacağını bilen bir dalgıç...”
Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İnsan yerine bir yığın kuklalar yaratıyoruz. İnsana benzetirsek, onlara acımaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz.