Zaten böyle değil midir hayat. Olabildiğince kalabalık ve hiç olmadığı kadar yalnızlık. Düşün, yalnız içilen onlarca sigara, dibine kadar yudumlanmış onlarca kadeh, hepsi aynı hüznün sebebi değil midir? Sıradan bir dünya. Sıradan insanlar... Birazda sen ve ben. Sende, aynı sıradanlığa her gece inatla sigara, bendeyse hep sensiz yarım bırakılan nargileler, kadehler.
Ve birde; varlığından bile haberinin olmadığı, kimsesiz ve anlamsız şiirler...
Okan Kuzu
"ne düşünüyorsun yine?" dedi kadın, balkonda karşılıklı mum ışığı eşliğinde oturduğu adama.
"hiç..." dedi adam, baktığı noktadan gözlerini ayırmadan.
"bu dalıp gitmelerini bilirim, yine ne geçiyor aklından?"
"sence sonumuz ne olacak?"
"nasıl yani?" diye kaşlarını çatarak sorusuna soruyla karşılık
Çok da üzülmedim aslında. Sonunu bildiğim bir yolculuğun tekrarı bu yalnızca. Gözyaşlarımın tadı bile aynı inanabiliyor musunuz? Her acı bir öncekinin sanki kopyası. Her aşk, bir başka aşkın yansıması...
Çok da ağlamadım aslında. Birkaç damla hepsi bu. Oysa kendimi paramparça etmeyi ve delirmeyi beklerdim kendimden. Şaşırttım benliğimi. Belki de artık delirdim. Belki de, onca ayrılık ve terk ediliş sonrası hissizleşiyor insan. Belki de çok şey kopartıyorlar insanın insanlığından.
Çok da yıkılmadım aslında.
Biraz titretti belki ama, zaten yerle bir olmuştu bu döküntü bina.
Okan Kuzu
Belki başka bir hayatta buluşuruz...
Başka bir ben, ama yine aynı sen...
Ben seni hep böyle sevmek isterim.
Hep böyle güzel, böyle narin.
Belki başka bir zamanda buluşuruz...
Başka bir zaman ama yine aynı saatler...
Ben seni hep böyle saatlerce sevmek isterim.
Hep böyle özel, böyle hazin.
Belki başka bir hikayede buluşuruz...
Başka bir hikaye ama yine aynı kelimeler...
Ben seni hep böyle kelimelerde sevmek isterim.
Hep böyle şairane, böyle şirin.
Belki başka bir ölümde buluşuruz...
Başka bir ölüm ama yine aynı son nefesler...
Ben seni hep böyle son nefeslerimde sevmek isterim.
Hep böyle sessiz, böyle derin.
Okan Kuzu