Seninle bir trende rastlaşsaydık, benim yolculuğum o an bitmiş olurdu. Trenin saatte 500 km. hızla gitmesi, durumu değiştirmezdi.
Seninleyken uçak havada asılı kalır, denizaltı istop eder, deniz buz tutar. Seninleyken her sey donuyor da zaman hızlanıyor... Tüm bunlar neyin alameti bilmek imkansız. Dünyanın tüm müzeleri havaya uçurulmuş, tozlar üstüme yağıyor sanki.
Sen gözlerini her kırpışında yeni bir çağa giriyoruz. Sen gülümseyince muhit cennetin en lüks ilçesine dönüşüyor. Eros ve akrabaları arp çalıp vokal yapıyor, kalp seklindeki bulutlardan şurup yağıyor, dev papatyaları şemsiye olarak kullanıyoruz...
Senin kalbinin coğrafyasında, senin ikliminde, kar boran, fırtınalar şifa verir yeminle. Kaybolmaktan memnuniyet duyduğum bir diyardaym. Diyar-ı Yadigarda yaşamanın sevincini ne yetirebilirim, ne bitirebilirim... Bir nehri geçerken, o nehrin huyu suyu da bize geçmez mi? Tabiatta konferans yoktur, şarkı vardır güzelciğim. Ikimiz, içinde yeminler geçen şarkılarla anlaşalım,
haberleşelim. Bizi yaşatan bu şakraklıktır. Bir kuşun yuvasina inişi gibi, senin tebessümüne sığınıp saklanayım. İniş için izin
istememe gerek olmasın... Mümkünse, lütfen. Turnikede takılmadan o gülücükte ağız tadıyla ikamet edeyim. Bana hayat veren öpücük de işte senin o söğüt yaprağı kavisli dudaklarından gelir anca. Kemiklerimi güçlendiren vitaminli ışınlar senin dişlerinde, gözlerinde depolanmış. Görüyorsun ya insan imparatorluk gibi çöküyor, orkide gibi diriliyor Yegane. İşte zar zor sığıyor aşk sonsuzluğa.