“Öyle hüküm geçmez,lisan bilmez bir şey ki;
Öyle yüksek hem öyle ele gelmez bir his ki,
Ateş mi su mu,dost mu düşman mı…
Revâ mı böyle benliğimi kuşatmışlığı…
Kaybolacak gibi olsa özlüyorum,
Varlığını hissettirse yanıyorum…
Suyun içinde ateşler arasındayım..
Sana bu isyanlarım…
“Yataklarımızda ölmekte iyidir, temiz bir yastıkta ve arkadaşlarımızın arasında.
Bir kez olsun ellerimiz göğsümüze kapanmış,boş ve soluksuz, çizgisiz, zincirsiz, bantsız ölmek iyidir, tertemiz bir ölümle ölmek iyidir.
Gömleklerimiz de deliksiz kaburgalarımızda hissiz, yanağımızın altında kaldırım taşları değil,beyaz bir yastıkta ölmek iyidir,
Sevdiklerimizin elleri arasında ellerimiz çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda ,
Zarif bir vedadan başka hiç bir şey bırakmadan,tarihe bakmadan hayatı öylece bırakıp ve bir gün bir başkası gelip bunu değiştirir diye umarak ölmek iyidir.”
“Her aşkta sevgi vardır ama her sevgide aşk bulamayabilirisin”
“Aşk hastalığına düşenler sevgiliyi hekim bilirdi”
“Özgürlük belkide sevgiliye köle olmaktır”
“Gönül şeker istiyor, hekim perhiz diyor…”
Yapayanlış örülmüş bir hırka giymişim yıllardır,onunla ısınmaya çalışmışım gibi hissediyorum kendimi.Babam anlattıklarıyla o hırkanın bütün ilmeklerini söktü.Ellerine yumağı dolayıp yavaş yavaş söktü üstümdeki hırkayı, çırılçıplak kaldım.