Daha önce Halil Cibran'ın kitaplarını hiç okumamıştım.
Oysaki kitaplığımızda tüm kitapları mevcuttur. Dikkatimi çekmiş olacak ki dün Meczup adlı eserini alıp okumaya başladım. İçerisinde otuz dört kısa hikaye bulunuyordu. Bu hikayeler genellikle bir kişinin nasıl meczup olduğundan, geçtiği yollardan, ve tam tanımlayamadığım felsefi düşüncelerden bahsediyordu.
Kitabı bir saatte okuyup bitirebilirsiniz ama
az sözle çok şey anlatıldığı için sindirerek, düşünerek okumakta fayda var.
Ben otuz dört hikayenin sadece dördünü beğendim diğerlerini tekrar okumayı düşünüyorum. Belki şimdi değil ama başka bir zamanda daha farklı olacağına inanıyorum.
Sanırım Halil Cibran ile tanışmak için yanlış bir kitap seçmişim.
Ön yargı oluşturmadan hemen ikinci bir kitabını okuyacağım.
Enrico...
Yıllardır kitaplığımızda okunmayı bekleyen iyi kalpli çocuk.
Saygıyı, umut etmeyi, koşulsuz sevgiyi ve daha nice değerleri üçüncü sınıfa gitmesine rağmen en iyi şekilde öğrenebilen, onları en güzel şekilde kullanabilen bir çocuktan bahsediyorum.
Ana karakterimiz Enrico,
17 Ekim Pazartesi günü -okulun ilk günü- günlük tutmaya başlıyor.
Günlüğünde ailesine, arkadaşlarına, başından geçen olaylara hatta kendisine gelen mektuplara yer veriyor.
10 temmuz pazartesi günü ise son sayfasını yazarak veda ediyor.
Dünyanın en faydalı çocuk kitabı niteliği taşıyan ve yazarın kendi oğlundan ilham alarak yazdığı bu eser, okullara tavsiye edilmiş bulunmaktadır. Ben birkaç bölümünü sakıncalı bulsam da genel olarak değerler eğitimi üzerine okutulması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Saf ve çocuksu duygularla anlatılan olayları, bazen akıcı bir şekilde bazen de sıkılarak okudum diyebilirim.
Yine de Enrico sayesinde hislerimin unutulmaya yüz tutmuş taraflarını fark etmiş oldum.
İyi ki okumuşum.
Yabancı
Albert Camus
Sayfa Sayısı 110
7/10
Her ne kadar bir kere okumaya çalışıp yarıda bıraksam da, ikinci defa okuduğumda bunun kitapla ilgili olmadığını anladım. Sadece uygun zaman değilmiş. O zaman geldiğinde, Albert Camus'un anlatımı ve Nobel ödüllü eseri ile tanışmış oldum.
Kitap, Meursault adındaki karakterin annesinin ölümü ile başlıyor. Annesinin vefatı ardından üzüntü duymayan, hissiz, günlük hayatına çabucak adapte olabilen bir insanla karşı karşıya kalıyoruz. Biz, neden böyle davranıyor diye düşünürken o ise birini öldürüp katil oluyor.
Bu vurdumduymaz tavırları mahkemede aleyhinde kullanacak kadar dikkat çekiyor. Kaldı ki bunu fark eden onlarca şahit kapıda bekliyor...
Kitabın sonuna doğru bazı belirsizlikler artık sonuca kavuşsa da, Albert Camus'un Varoluşçuluk akımından etkilendiğini ve bu fikirler ile yazdığını bilmek konuyu daha anlaşılır hale getiriyor.
Onun için yaşam anlamsızdır ve Meursault için yaşam yeni bir dünyaya ulaşmak için geçici bir yerden ibarettir.
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019112,3bin okunma