Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Martenteo

Martenteo
@Phidas
Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir. J.L Borges NOT: BU PLATFORMDA BULUNMAMIN AMACI ERKEK ARKADAŞ ARAMAK DEĞİL!!!
Uludağ Üniversitesi-Tarih/Anadolu Üniversitesi-Sosyal Hizmet/Adnan Menderes Üniversitesi-Tarih Yüksek Lisans
538 okur puanı
Aralık 2016 tarihinde katıldı
Martenteo tekrar paylaştı.
143 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki eser 10/10 seviyede. Orta yaşının sonlarına gelmiş, yoksul, hiç bir güzel kadın tarafından sevilmemiş ve hayattan hiçbir beklentisi kalmamış ve intihar etmeye karar vermiş ve tam da bu son adımı atacak iken aniden karşısına insan görünümlü şeytanın çıktığı bir adam düşünün. Ve şeytan bu adama hayatta tüm mahrum
Şeytana Uyanlar
Şeytana UyanlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202139 okunma
Reklam
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu eser yalnızca cinayet öyküleri anlatılmış sıradan bir kitap değil. Yazar, sanat tarihi ve ilk dönem fotoğrafçılık üzerine sayısız deneme kitap ve deneme yazan, sayısız ödül alan başarılı bir araştırmacı. Bir gün Paris'te bitpazarında gezip eski fotoğraflar ararken fosil satan bir adam kendisine bir albüm
Bir Albüm Dolusu Cinayet
Bir Albüm Dolusu CinayetEugenia Parry · Oğlak Yayınları · 200113 okunma
Çocuk olmak tarihin her anında zor iş
Bir çocuk kaçırılır ve sonra serbest bırakılırsa yasalar bunun bir suç olmadığını söylüyor. Paris'te hırsızlıktan sonra en çok işlenen suç, kız çocuklarını taciz. Çok kimse bunu polise bildirmeye çekiniyor ama bilinen rakam yılda 30.000'e yakın.
Sayfa 296 - Oğlak YayıncılıkKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1900'lerde Anadolu
Akşam aşçıda karnımızı doyuruyor ve arkasından karpuz satın alıp odamıza gidiyoruz. Karpuz kabuklarını pencereden fırlatıyoruz. Doğu insanının rahatı bu! Çöpler, kirli sular pencereden olduğu gibi boca ediliyor! Bir keresinde aşağıdan geçen birinin neredeyse üzerine çöpler dökülürken, adamcağızın elinden “Bak! bak!” deyip yürümekten başka bir şey gelmedi. Ne yapabilir ki, sonuçta o da evinde pencereyi aynı amaçla kullanıyor.
Sayfa 77 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okuyor
Martenteo tekrar paylaştı.
Can aynı, ten aynı, Ama ayin farklı farklı olur Çukur aynı, toprak aynı Kazma kürek aynı Matem farklı farklı tutulur
Reklam
Martenteo tekrar paylaştı.
Dalkavukluk hiçbir zaman büyük ruhlardan çıkmaz, küçük beyinlere vergidir...
- Şurayı görüyor musunuz efendim? diyor jandarmamız. Burada eskiden bir köy vardı. Çevrene bir bak, mezarlıkları hâlâ görebilirsin. - Peki evler ne oldu? - Hiç, yıkıldı; kalanını rüzgâr sürükledi, kumlar toprağa gömdü. İşte Doğu’da olan bu; köyler doğar, bir süre yaşar, sonra kaybolup giderler. Bir süre çevre köylerin belleğinde yaşar, sonra tamamen unutulurlar. Çünkü bu köylerin hatırlanmasını gerektirecek hiçbir şey olmuyor; önemli, farklı ve ilginç sayılabilecek hiçbir şey yaşanmıyor. Tozlar arasında yaşayan, sessiz, hayal kuran insanlardan geride yine toz kalıyor. Doğup, yaşayıp, ölüp giden bu insanlar kalıcı bir şey bırakmıyor geleceğe. Ellerinin yarattığı anıt yok!
Sayfa 73 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okuyor
Martenteo tekrar paylaştı.
Yeryüzündeki bütün dilleri öğrensek, anlatabilir miyiz içimizdekileri?
Martenteo tekrar paylaştı.
Memleketin ancak okuyup yazmakla kurtulacağına inananlardanım.
Türklerin bir başka övgüye değer özellikleri de, sadece kendi soydaşlarını değil, Hıristiyanları bile desteklemeleri, dayanışma göstermeleri. Eğer Rum ailede baba birkaç yıllığına İstanbul’a çalışmaya, dükkân açmaya, ticaret yapmaya gitmişse, ailesini yanında götürmüyor. Bu durumda komşular, tanıdık Türk erkekler geride kalan aileye yardım etmeyi görev kabul ediyorlar. Niğde yakınlarındaki Dilmesu Köyü’nde Rumların bir kısmı Amerika’ya göçmüş. Geride kalan çocuklara köyün Türk aileleri bakıyorlardı.
Sayfa 71 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okuyor
Reklam
1800'lerin sonlarında Paris'te sıradan şeyler
Paris'te her gün böyle şeyler olur ama hiçbiri halka sergilenmez. Çöpçüler lokantaların arkasında, Metropol metro ve tramvay kondüktörleri arabalarında bacaklar, ayaklar, el ve kollar bulurlar. Bahçıvanlar bunlara parklarda rastlar. Çocuklar boş arsalarda bunları tekmeleyip oynar. Seine balıkçılarının ağlarına bunlar takılır. Kimi zaman postadan kafatasları çıkar. Ama kurban morga götürülür ve sessizce ortadan kaldırılır. Bunlar için yapılan tek şey gün gün, ay ay, yıl yıl bir morg memurunun süslü yazısıyla kayıt edilmeleridir.
Sayfa 242 - Oğlak YayıncılıkKitabı okuyor
Martenteo tekrar paylaştı.
Oysa bizler, özellikle Avrupa'da yaşayanlar, tarihi nasıl öğrendik? Açıkça söylemem gerekir ki, bunu ben de çoktan unutmuştum. Ama yakınlarda bir taşınma sırasında, Avusturya'da gitmiş olduğum liseden kalma tarih kitabım elime geçti. Okumaya başladığımda, gerçekten dehşete düştüm. Tanrım, demek iyi niyetli, deneyimsiz insanlar olan biz gençlere dünya tarihi böyle tanıtılmıştı! Böylesine gerçekdışı, yanlış ve böylesine yönlendirme amaçlı! O zamanlar birer çocuk olarak sezemeyeceğimiz şeyi hemen anlamıştım. Bu kitaptaki tarih, düzmece olarak hazırlanmış, boyanmış, çarpıtılmıştı ve bütün bunlar, çok belli bir amaç doğrultusunda yapılmıştı.
Sayfa 44 - Can YayınlarıKitabı okudu
...onun (Hitler'in) III. Reich'ın ilk yıllarında Yahudileri sınırdışı etmekle tatmin olabileceğini ileri sürmektedirler. 30'lu yıllarda kitle halinde sürgünler pek yaygındı. Naziler 1938'e kadar Almanya'dan 200 bin Yahudiyi sürmüşlerdi. Şu halde Hitler neden bu yahudi sürgününe devam etmemiştir? Bunun nedeni onları alacak bir yer bulamamış olmasıdır. SS'lerin Yahudileri Filistin'e gönderme planını İngiltere kabul etmemiştir. Hitler, 1940 yılında Almanya'da kalan bütün Yahudileri Fransız Madagaskar Adası'na gönderme teklifini onaylamıştır. Ancak denizler İngiliz hakimiyetinde olduğundan bu planın gerçekleşmesi olanaksızdı.
Sayfa 199 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
2.801 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.