Bahar Erden

Yalnızlık, ah o canımızla çerçeveli kapımız, penceremiz. Ey anıların dalsız gölgesiz gün batımı... bilmem ki bir gün açılır mısınız zamanın gök bahçelerine. İlk acı değilsin, dedim. Son acı da olmayacağım, dedi. Sevmenin ötesini görmek istemiştim, dedim. Oradan geliyorsun, dedi. Sözcüklerden duvar örülmezmiş, dedim. Kurduğun konaklarda insanlar kendini seviyor, dedi. Yalnızlık hiç geçmiyor, dedim. Yazıyorsun ya, dedi.
Reklam
Tatlı bir sözü hak edip etmediğini mi soruyorsun Milena? Belli ki ben sana bunu söylemeyi hak etmemişim, aksi takdirde söyleyebilirdim.
Sayfa 271Kitabı okudu
Bazen insanların “neşe” kavramını nereden bulduklarını anlamıyorum, muhtemelen yalnızca üzüntünün zıddı olarak düşünülmüş.
Sayfa 271Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Olanaklar sonsuzdu ve insan hayattayken de “ölebilirdi”.
Sayfa 151Kitabı okudu
“Önümüzdeki ay belki Prag’a geleceğini yazmışsın. Sana nerdeyse yalvarıyorum: Gelme. Bırak bir gün çok gerektiğinde gelmeni istersem hemen geleceğin umuduyla yaşayayım ama şimdi gelme, nasıl olsa geri dönmek zorunda kalacaksın.”
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
“Biliyor musun Milena, ona gittiğinde, büyük bir adım atarak bulunduğun zeminden aşağı inmiş oldun, bana geldiğindeyse boşluğa atlıyorsun.”
Benimsin, seni bir daha göremeyecek olsam bile..
Çocuklar ders çalışmayınca bilgisayar yasaklanır. Bu durumda çocuk ne düşünür? “Yasaklansın. Oyun oynamadığıma göre derslerimi çalışmama hakkım var demek ki.” Böylece ders çalışmamak çocuğun nezdinde meşrulaşır. Cezayı veren aile, zaten ders çalışmak istemeyen çocuğuna bir nevi ödül vermiş olur.
Gerçek sevgide koşul yoktur ama ödülde koşul bardır. Öyleyse rahatlıkla söyleyebiliriz: Ödül, bir “yapay sevgi” aracıdır.
Geri112
189 öğeden 181 ile 189 arasındakiler gösteriliyor.