Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Reyhan Sağlık

Bakara Sûresi / 27. Ayet - Feyzü'l Furkan اَلَّذ۪ينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ م۪يثَاقِه۪ۖ وَيَقْطَعُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ۝٢٧ Onlar öyle (fâsık) kimselerdir ki (“İman ettim, müslüman oldum.” dedikleri halde) Allah’a vermiş oldukları taahhüdü (teslimiyet ve itaat sözünü) bozarlar, hem de Allah’ın birleştirilmesini emrettiği (akraba ve müslümanlar, din ile ahlâk ve din ile dünya işleri arasındaki) ilişkileri/bağları keserler ve yeryüzünde (Allah’ın emrine aykırı hareket ve uygulamalarla toplumda) bozgunculuk yaparlar. İşte (dünya ve âhirette) ziyana uğrayanlar onlardır.3 Bu bağlar kesildiği zaman, insanlar Allah’a karşılık dünyalık rabler edinirler. Din yalnız âhirete yönelik zannedilmeye başlanır. Ahlâk menfî ve çıkarcı hale dönüşür. Böylece toplum bozulur.
Reklam
Dikkat et! Ne derse, ne yaparsa sus, sakın sesini çıkarma! Sus. . . Susarım, o kolay. Susmayı severim ben. Susmanın yarattığı etkiyi, karşımdakinin tüm silahlarını o suskunlukla nasıl etkisizleştirebilece­ ğimi iyi bilirim. Susmak ilerietmez anı, oracıkta dondurur. Karşındaki ne yaparsa yapsın, ne kadar zorlarsa zorlasın, dayanıp sustuğun zaman donar her şey. Bir sonuca ilerlemez. Benim istemediğim bir sonuca ilerleyemez.
Bakara Sûresi / 6-7. Ayet - Feyzü'l Furkan اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا سَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ۝٦ خَتَمَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَعَلٰى سَمْعِهِمْۜ وَعَلٰٓى اَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌۘ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ۟ ۝٧ (Allah’ın birliğini, hâkimiyetini ve Kur’an’ı dışlayıp) küfre sapanlara gelince, şüphesiz ki onları (başlarına gelecek ile korkutup) uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; (üzülme, bilesin ki onlar) inanmazlar. Allah, onların (inkârcı niyet ve eylemlerinden dolayı) kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerine de (ilâhî hakikatlere karşı) perde inmiştir. Küfre sapanların gözlerine, ilâhî harikalar, varlıkların yaratılış ve hikmetleri perdelenmiştir. Gözlere inen bu perde, sığ akıl ve nefse boyun eğmek yerine, Allah’a teslim olup vahiy neşteriyle sıyrılmadıkça ortadan kalkmaz ve onlar hidayet aydınlığını göremezler. Ve onlar için büyük bir azap vardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bakara Sûresi / 3. Ayet - Feyzü'l Furkan اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ ۝٣ O (takvâ sahibi) kimseler ki, gayba* (Allah’a, meleklere, âhirete, vahye, Allah’ın takdirine) inanırlar, namazı dosdoğru/gereğine uygun kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de (gereken yerlere Allah için) verirler. * Gayb: Bizim için dünyada akıl, ilim ve duyularla idrak edilemeyip ancak vahiy yoluyla bilinen varlık ve hadiselerdir. Allah, melekler ve âhiret gibi 5 Gayba iman, insanlığın fıtrî bir parçası ve her çağın kaçınılmaz zorunluluğudur. Ancak büyük yanılgı, sapıklık ve zihnî ilkellik içinde bulunan insanlar, hislerinin ve duyu organlarının verilerine göre hareketten ileri geçemezler.6 Ama insanlık, mânevî gücünü ve rûhî yüceliğini ancak gayba inanmakla devam ettirebilir. Çünkü basit insanlar inandıkları şeyi ancak şekil olarak görmek isterler. Gayba iman, Allah’a iman ve O’nun emirlerine teslimiyetle başlar. Mü’minin birinci vasfı gayba inanmasıdır; aksi halde fâsıklık, münâfıklık veya kâfirlik yerleşir, akıl ve fizik putlaşmış olur.
Reyhan Sağlık

Reyhan Sağlık

, bir kitabı okumaya başladı
Reklam
672 syf.
·
Puan vermedi
Bir zamanlar gerçekten inanırdım; evlenmeyi başarırsam, o yüzüğü parmağıma takmayı başarırsam bir şeylerin farklı olacağına. Şimdi pek çok sözlenme, evliliğe varamamış nişanlar, sadece bir buçuk yıl sürebil­ miş bir evlilik sonrası, artık o kadar da emin değilim. Fark etmiyor ger çi, çünkü sorgulamalar bu çekim karşısında çok çaresiz ve zayıf. Öylesi bir çekim ki bu, kontrolüm dışında hep aynı yöne savruluyorum.Tek yapabileceğim, olabileceğine bir kez daha inanmak. Belki, bu defa...
Hiç korkmamış olsaydım keşke. Hiçbir korkuyu tatmamış olsaydı bilincim ve bedenim. Korunmaya ve savunmaya gerek duymasaydım. Korkuyu bilmeyen canımın istediği gibi davranıp, korkuyu bilmeyen canımın istediği gibi konuşsaydım. Gerçekten nefes alabilseydim her an. Gerçekten yaşayabilseydim. Ben olsaydım sadece, en doğal halirnle. Gerçekte yaşayabilseydim keşke. Öyle uyansaydım her sabah; öyle tat alsaydım, öyle dokunsaydım, öyle koklasaydım tüm kokuları, öyle duysaydım sesleri . . . Öylece, kendime özgülüğürnle, özgünlüğümle olsaydım bu dünyada, bu rüyada. Kendine ozgü, özgün ve özgür. Var olsaydım. Olabilir miyim? Keşke. . .
Reklam
Reyhan Sağlık tekrar paylaştı.
"Mutluluk kolay değil: İçimizde bulmak çok zor, başka yerde bulmaksa imkânsız."
“Daha pek küçük yaştanberi, karşımdakini dinlediğim halde içimden başka şeyler düşünmeyi, zihnimi iki dikkatle çalıştırmayı öğrenmiştim.
“Felâketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil, annelerle değil. Annelere anlatılan ke­derler taksim değil, zarbedilmiş olur: Çocuklarının fe­lâketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasiyle iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.”
240 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.