-Öyleyse neden bilmek istersiniz?
-Çünkü öğrenmek sadece ne yapmamız gerektiğini ya da ne yapabileceğimizi bilmekten ibaret değildir, aynı zamanda ne yapabildiğimizi ve belki de onu yapmamamız gerektiğini bilmeyi de kapsar.
Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden birisi şudur ki, herkes hayatında refaha kavuşmayı ister; fakat hayatını çalışarak iyileştirme, daha iyi bir biçimde düzenleme ihtiyacı hissetmez.
Duygusal mükemmelliyetçiliğin egemen olduğu ve duyguların olumlu olarak iki aşırı üç bağlamında değerlendirildiği bu dünyada insanların yanlızca "iyi hissetme peşinde olmaları anlaşılır bir tutum olarak değerlendirebilir. Ne var ki, yaşam yalnızca "iyi" olanı değil, "tüm" duyguları hissedebilmekle ilgili bir yolculuktur.
Kalıplara sığdırılmış düşüncelerle karşılaştı kadın. Dinledi. Anlamaya çalıştı bu düşüncelerin kaynağını. Sorun neydi? Nerede başlıyordu?
Bir süre sonra fark etti ki bu düşünceler için bir şey yapmamıştı aslında. Kendi duvarları arkasında yaşayan bir insanın kalıplarıydı duydukları.
Düşüncelerde kendisi ile ilgili cümleler kurulmasın rağmen ilgisiz kaldı. Çünkü başkasından dinlemek istemiyordu kendisini, biliyordu ve farkındaydı. O kalıplar sadece birer yanılgıdan ibaretti.
Sebep olduğum ızdırabın boyutlarını bilmiyordum, çünkü o zaman aşkın ne olduğunu bilmiyordum. Aşkı hiç tanıdım mı?
- Bundan şüphe edilebilir; çünkü gerçekten sevseydim, duygularımı kibire, açgözlülüğe kurban edebilir miydim?
Hatta dahası, onun duygularını kurban edebilir miydim?
- Ama ettim.
"Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sitematik bir baskı uygulayarak onu otomatik bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum."
Antony Burgess