Zweig’ın belli bir üslubu ve kalitesi var ve bunu her kitabında ve hikayesinde bulabiliyorsunuz. Bu kitap ise Maviçatı yayınlarınca "Kaçak" ve "Sahaf Mendel" hikayelerinin kitaplaştırılmış hali. Beni özellikle "Sahaf Mendel" hikayesi etkiledi. Ayrıca Zweig'ın her hikâyesinde savaş karşıtlığını hissedebiliyorsunuz. Zaten ölümü de insanlığa duyduğu karamsarlıktan gerçekleşti. Okunmalı!
Maviçatı yayınları Zweig'ın 3 öyküsünü kitaplaştırmış. "Görünmez Koleksiyon" ve “Karda" adlı öykülerini beğendim. “Unutulmuş Düşler" adlı öykü için aynısını söyleyemeyeceğim. Ne başı belliydi, ne sonu. Klasik, okunabilecek Zweig öyküleri. Ama "Karda" öyküsündeki Yahudilerin yaşadıkları acılar insanın ruhuna dokunuyor. Bir saatte okunabilecek bir kitap.
Velhasıl o zamanlar Yahudiler şu fani dünyanın yalnız parasından başka hiçbir şeyine rağbet etmemekte şimdiki hallerinden pek çok ilerideydiler. Diğer kavimlerin eskisi Yahudilerin adeta yenisi, hatta çürüğü de tazesi sayılırdı.
Uzun zamandır bu kadar keyif alarak, tebessüm ederek ve bir sonraki cümlede acaba nasıl olaylar cereyan edecek? diyerek okuduğum bir kitap olmamıştı. Dolaptan Temaşa’ya kadar.
Okurken o kadar keyif aldım ki anlatamam. Kitap özetle yeniçerilik sisteminin hala var olduğu bir dönemde zavallı Behram Ağa’nın başına gelen trajikomik olayları anlatıyor. Behram Ağa’nın yanlışlıkla girdiği evde, evin ev sahibesi tarafından alıkonulmasını, ardından kadının kocasının ve belalılısının çıkagelmesinden dolayı dolaba saklanmasını ve ev sahibesinin kocasının, kadını ve belalısını öldürdükten sonra Behram Ağa’yı dolapta yakalayıp sorguya çekmesini ve son olarak da suçsuz Behram Ağa’nın kurtuluşunu ustalıkla anlatmış Ahmet Mithat Efendi. Ayrıca dönemin sosyo-ekonomik yapısı hakkında da fevkalâde bilgiler içeriyor eser. Kesinlikle ama kesinlikle okunmalı!
Dolaptan TemaşaAhmet Mithat Efendi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,578 okunma
Sağlık hizmetlerinin dağılımında, adaletsizliğin somut sonuçları olmaktadır: Tedavi, ihtiyacı olan yerine ısrar edene verildiğinden, önlenebilir ya da tedavi edilebilir hastalıklar yüzünden hayatlar sönmekte.
Moses Finley, iskitlerin ayaklanan kölelerine karşı efendiliklerini yeniden kazanma yollarına dair -kurgusal- bir hikayeyi Heredot’tan aktarır: "Bizi silahlı gördükleri müddetçe kendilerini bizim eşitimiz gibi, doğuştan eşitmişiz gibi görecekler. Ama bizi silah yerine kırbaçlarla gördükleri anda bizim kölemiz olduklarını anlayacaklar." Yüzyıllar sonra Nietzsche, ufak tefek yaşlı kadının ağzından Zerdüşt’e şöyle der: "Kadınlara mı gidersin? Kırbacını unutmayasın!"
Toplumsal eşitsizlik yaygın oldukça, neyin sözleşmeye gönüllü olarak girmek sayıldığına dair sorular doğar. Sosyalistler ile feministlerin iş sözleşmesi ve evlilik sözleşmesi yapma koşulları üzerine yoğunlaşmasının nedeni budur.
İyi bir araştırmacı, bir konu üzerine en ufak bir fikri olmadan bir kütüphaneye girip o konu hakkında iyi kötü bir şeyler bilerek çıkmaya becerebilen biridir.
Kuramsal olarak ciddi bir bilimsel çalışma asla bir başka alıntıdan alıntı yapmamalıdır, üstelik söz konusu olan doğrudan ilgilendiğiniz yazar olmasa bile.