Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif Çolak

Teknoloji her şeye ulaşamaz. Bunlara sadece insan gözü ulaşır. İnsan gözünün, insan zihninin ulaştığı mesafeye teknoloji henüz gelemedi. İnsan gözü anlar. Bir tür zihindir.
Reklam
Çünkü kitapçı para harcamadan uzun uzun zaman geçirebileceğiniz az sayıda yerden biridir.
Her şeyin fiyatı zamlandı yine de, okumanın maliyeti, ödünç almak yerine kitap satın alsanız ve çok sayıda dergiyi takip etseniz bile sigara ve içkinin toplam maliyetinden fazla etmiyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Eşek eşeği yalar," sözü boşuna değildir. Herkes kendi benzerini bulur ya da bulmaya çalışır. Herkes birbirine benzemeye çalışırsa bir toplum ilerlemez. İnsanlara doğru ve yerinde, ayrıca da günün şartlarına uygun uyarılar yapmak gerekir.
Mustafa Kemal'in huyu gençliğinden beri aynıdır, az uyur. Kurmaylığında da öyleydi. Bol kitap okuyor, yalnız kalıyor, düşünüyor ve ister istemez az uyuyor. Düşünebilmek için yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyor. Ne zaman yalnız kalınabilir peki? Bellidir bu. İnsan geceleri yalnız kalır. Demek ki Mustafa Kemal de yalnızlığını sürdürebilmek için uykusundan feragat etmiştir.
Reklam
Şimdi bir moda çıktı: "Çocuktur, anlamaz, daha ne gördü ki!" diyorlar. Anlar efendim, anlar. Rahat olun; çocuklar, gençler birçok şeyi anlarlar. Hatta 15. yaş bazı bakımlardan geç bile sayılır. O yaştaki çocuk kendine, çevresine bakmayı bilir. Hiçbir şey yapamasa yeteneklerini tanır. Çocukların kapasitesini, zihnini hafife almayın. Bırakın kendilerini tanısınlar.
Hayal kurma süresi bizde çok uzun. Daha önemlisi bu hayal, bir hedef koyup ona yönelik çalışmayla da ilgili değil.
Maalesef hiç kimse kendi hayatında istediğini, istediği zamanda ve istediği şekilde gerçekleştiremiyor. Bizde herkes "keşke" demeye meyillidir. Herkes, "Hayatımı yanlış yaşadım," diye hayıflanmayı sever. Yetmiş yaşına gelir, yine de bunu der.
Amerikalı eğitim sosyoloğu Bowen Paulle, “düşük beklentiler hapishanesi" kavramından söz eder. Yaşadığı zor şartlardan dolayı bir çocuğa yönelik beklentinizi düşürürseniz o çocuğun gelişme ve potansiyelini gerçekleştirme imkânı da körelir. Düşük beklentinin içine hapsolursunuz.
208 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Siz büyüdüğünüzü ne zaman hissettiniz? Ben tarih okumaktan keyif aldığım zaman. Tüm tabularımı yıkarak birkaç aydır tarih okuyorum ve okuduklarım arasında en sevdiğim ilk 3'e girer bu kitap. Çünkü bana bilmediğim şeyler kattı. Okuması zor değildi ve merak uyandırıcı olduğu için çok keyif aldım. Eserde 21 farklı konu ele alınmış. Padişahların sanat hayatlarından tutun Divan-ı Hümâyun'a kadar. Barok, devşirme sistemi, Osmanlı'da aile kurumu, İstanbul, Enderun, Osmanlı mutfağı bu konulardan bazıları. Sadece birkaç konu yerine başka konular olabilirdi ama "İlber Hoca'mı eleştirmek benim ne haddime" diyerek bu konuyu geçiyorum. Hocamın vardır bir bildiği. Doğru olarak bilinen yanlışlar, efsaneler vardı kitapta. Ortamlarda satmalık bilgiler de mevcut. Ben mesela biraz düşünsem şehzadelerin düğünü olmadığını hiç ama hiçççç düşünemezdim. Sünnet düğünleri oluyormuş fakat evlenirken düğün yapmıyorlarmış, sadece sultanlara düğün yapılıyormuş. İstanbul'a "Bizans" demenin de ne kadar yanlış olduğunu öğrendim mesela. Ben kullanmıyordum fakat kullananları artık çok net uyarırım. Tarihe bir ders, bir sorumluluk olarak bakmanın dışında atalarımız ile tanışmak olarak bakmak gerek. İlber Ortaylı hocama bu kitabı yazdığı için ne kadar teşekkür etsem az kalır. Çünkü gerçekten tarafsız bir eser. Türk olduğu için Türk'ü yüceltmiyor. Doğruyu da yanlışı da açık açık ifade ediyor. Tarih okumaya yeni başlayanlar için de harika bir kitap.
Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek
Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmekİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 20232,998 okunma
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek
Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmekİlber Ortaylı
8.2/10 · 2.998 okunma
Enderun
Unutmamak gerekir ki imparatorluk kendini yönetecek sadık komutanları bu ocakta yetiştirmiştir. Buradan çıkan insanlar vezir olmuştur, Yeniçeri ocağı ağalığı yapmıştır, devlet kademelerine hatta birçok memuriyete dahi ağırlığını koymuştur; ama her zaman için padişahın kulu, padişahın hizmet sınıfı olduklarını unutmamışlardır. Devlet fikrini, devletin bütünlüğünü iyi kavramışlardır. 16. asırda Kanunî devrinde imparatorluğa gelen Avusturya-Alman İmparatoru elçisi Ogier Ghiselin von Busbecq, bu durumu biraz idealist bir üslup ve biraz da kıskançlıkla şöyle anlatmaktadır: "Türk devletini, Osmanlı-Türkleri'nin devletini, imparatorluğunu liyakat sahibi, zengin, güzel insanlar, çalışarak, yükselerek, gayretle elde ettikleri rütbelerle yönetirler. Bizdeki gibi irsî bir aristokrasi yoktur. Bu yüzden kabiliyetsiz insanların elinden değil, kabiliyetlilerin elinden yayılan ve yükselen, istikbali fetheden bir imparatorluk söz konusudur."
Sayfa 124Kitabı okudu
80 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı SiyasetYusuf Akçura
8.6/10 · 2.281 okunma
Bizans'ın son imparatoru, Teslim olmaktansa ölürüm. Ben en büyük ve hakiki Hıristiyan imparatorluğun başıyım" demiştir. Son imparator Konstantin Paleologos'un naaşı cesetlerin arasında bulunmuştur. Fatih ona dini tören yaptırmış, gereken saygıyı göstermiştir. Hıristiyanlığın ve dünyanın bu en büyük mabedi Ayasofya artık İslam'ın büyük mabedidir.
1.910 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.