Para babaları ve koltuk sahipleri kendilerini kudretli sanırlar ama tarihte pek çok örnek gösteriyor ki bir memlekette kuvvetli bir fikir veya edebiyat akımı esmeye başladı mı,sarayları ve kaleleri temelinden sarsar.
Sadece “hürriyet” fikrinin Fransız ihtilâlinden sonra dünyada vukua getirdiği değişiklikleri hatırlamak kâfidir.
“Milliyetçilik,asla bir ‘narsisizm’ , ayna karşısına geçerek kendisine hayran olmak değildir. O; bir benlik şuuru,kendisine güvenme duygusu ,yeni şeyler yaratma iştiyakı ve iradesidir.”
“... Artık Mustafa Kemal’in vücudu,cemiyetin varlığı için muzır görülüyordu.Onu yok etmenin çaresini aradılar.Aleyhinde suikast tertip ettiler ve ona kurşun attılar.Bereket versin ki bütün bu caniyane tertipler başarısızlığa uğradı.Çünkü talih Türk milletinin kurtuluş ve devrim tarihinde ona büyük roller saklamıştı.Onun yaşaması mukadderdi.Çünkü yaradılış birkaç yıl sonra uçuruma giden memleketi kurtarmaya onu memur etmişti.Onun için o alçak kurşunlar boşa gitti.”