Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
N'eylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
CAHİT SITKI TARANCI
Arza hacet yok, halim sana ayandır.
Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır.
Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır.
Kelama ihtiyaç yok, aşk sana figandır.
Keşf-i mir'ât-ı serâir eyleme ahbaba da
Belki bir sûret ile a'da olur âlem bu ya.
Günümüz Türkçesi :
Ahbabınada sırrını açık etme
Belki bir sebeple düşman olur alem bu ya.
Aşkın da üç tane cemresi vardır;
Önce göze Sonra gönle En son da ruha düşer
Göze düşerse beğeni olur Gönle düşerse aşk olur Ruha düşerse vazgeçilmezin olur.
İzlerken hiç mi yüreğin sızlamadı? Sokakları futbol sevinciyle dolduranların, aynı heyecanı mazlumlar için de gösterebilseydik, belki de bugün farklı bir yerde olurduk.