Kitap 700 sayfa ve sadece üç günü anlatıyor, siz de hiç sıkılmadan okuyabiliyorsunuz. Çok enteresan değil mi? İşte anlatabildiği için de Hemingway, Hemingway oluyor bana kalırsa. Öyle güçlü bir anlatım ki okumuyor adeta olaylar gözünüzün önünde cereyan ediyor, elinizi uzatsanız dokunacakmış hissine kapılıyorsunuz.
Kitabın birçok yerinde iç sesler devreye giriyor. Pişmanlıklar, gelgitler... Bu sayede karakterin içine daha kolay girebiliyorsunuz.
Dili sade ve günlük konuşmalardan oluşuyor. Diyaloglara sıklıkla yer verilmiş ve abartılı, ağdalı cümleler yerine sade, biraz da küfürlü cümleler kullanılmış.
Beni en etkileyen karakter Pilar oldu. O sert mizacının arkasındaki anaçlığı, iyi niyetliliği, doğruluğu ve cesurluğu sevdim.
Jordan'ın mesajının karargaha ulaşma hikayesi, aslında cumhuriyetçilerin savaşı neden kazanamadıklarını çok güzel özetlemiş.
Kitabın 300 ile 400 arası biraz sıkıcıydı o da benim tarih bilgimin sığlığından kaynaklanıyor. O bölümleri tekrar okuyup, araştırma yapmam gerekiyor.
Keyifli okumalar...