Fatıma'sını toprağa verirken kalbini de onunla gömen Hz.
Ali gibi ... ''Sana ve Efendimize kavuşacağım güne kadar yaşayan bir ölüyüm," demişti. Nasıl da güzel sevmişti Fatıma'sını...
O'nun kapısı her daim açıktır. Ne yaparsan yap, kim olursan ol, seni bekler hep. Onunla dertleşmek için bekleme. Eğer içinden geliyorsa anla ki seni özlemiş ... "
Züleyha Yusuf'a bir mektup yazmaya oturunca "Yusuf " diye başladı. Durdu. "Yusuf " diye bitirdi.
Gördüki hitaptan öteye geçemedi. Ve Züleyha'nın lügatinde Yusuf'tan başka sözcük yoktu.
On yedi yaşımdayken bir hocam bana"Allah kuluna çekebileceği kadar dert verir." demişti. Ben de her acımda Rabbim'den güç aldığımı düşünüp, hep daha da kuvvetlenmiştim,"
Solgun bakışlarının yoğunluğu kalbimin kekelenmesine neden oluyor ama kendimi başka yöne çevirmiyorum. Onda bana acı veren bir yalnızlık var . O ölüyor. O biliyor. Belki de hayat bundan daha yalnızlaşmaz.
Sadık," diye fısıldıyorum. Kız kardeşimin yok olması anlamına gelse bile. İmparatorluğu yöneten bir deli olsa bile. Bu, en iyi arkadaşıma işkence edip öldürmem gerektiği anlamına gelse bile.
"Sonuna kadar."