Homo sapiens sabahları bir canlıyı öldürebileceği bilgisiyle uyanan ilkel bir avcıydı eskiden. Şimdiyse sabahları bir şey satın alabileceği bilgisiyle uyanıyordu yalnızca.
Şunu anlamıştım ki, dünyaya küçücük eller, küçücük ayaklar ve sonsuz bir mutlulukla geliyordunuz ve ellerinizle ayaklarınız giderek büyürken mutluluğunuz yavaş yavaş buharlaşıyordu.
Görüyorsunuz ya, Kelime Dili insan dillerinin yalnızca bir tanesiydi. Dikkatinizi çektiğim gibi daha pek çok dilleri vardı. İç geçirmeler Dili, Sessizlik Anları Dili ve en dikkat edilmesi gerekeni Kaş Çatmalar Dili. :))
Sınırlar ülkeleri birbirinden ayırabilir ama kaderleri ayıramaz. Dünyanın neresinde hangi kültür içinde yaşıyor olursa olsun, insanın dertleri benzerdir.
-“Yani aşk sana zarar verecek doğru insanı bulmakla ilgili, öyle mi?”
- Aynen öyle.
- Bu hiç mantıklı değil.
- Aşkta her zaman bir delilik vardır. Ama delilikte de her zaman bir mantık vardır. Kim demişti bunu… Biri demişti işte.
Tek yapmak istediği oradaki oturup sanki ben 912.673’ün küp köküymüşüm gibi beni izlemekti. Beni çözmeye çalışıyordu. Ben de o küp kök kadar ahenkli davranmak için elimden geleni yapıyordum. Yıkılmaz doksan yedi. En sevdiğim asal sayı.
Temel kural basitçe şu: Dünya’da aklı başında görünmek istiyorsanız doğru yerde olmanız, doğru kıyafetleri giymeniz, doğru şeyleri söylemeniz ve doğru çimlere basmanız gerekiyor.
İnsan dediğimiz şey orta zekâlı ve iki ayaklı bir yaşam forumu; konuştukları konularla konuşmak istedikleri konular nadiren kesişiyor. Bedenlerinden utanmaları ve kıyafet kurallarına gelince, bunları ucundan kıyısından anlamaya başlayabilmemiz için doksan yedi kitap yazıp her şeyi uzun uzun anlatmam gerekir.