Sonra bir başkası geliyordu. Sen hiç yükseklik korkusu olan bir kuş gördün mü, diye soruyordu. Arkasında tan ağarırken paslı bir televizyon antenine tünemiş, titreyen, tüyleri sabah ayazında uçuşurken bir türlü kanat çırpıp uçmaya cesaret edemeyen ürkek bir kuşa rastladın mı hiç sen? İşte umut da böyle bir şeydir. Özgür bıraksan da uçup kaçamaz. Kuşluk vakti kuşları gibi mahmur olur, diyordu.