Bu kadar pisliğin, adaletsizliğin olduğu yerde fazla kibarız, fazla sözel. Gelinen noktayla savaşmanın yolu rezilliğe bulaşmak, kolları sıvamak: steriliz. Bulaşalım desek , ilk biz vurulur düşeriz. Öylesine yırtmayı hiç istememişiz, uzun süre kimselere o derecelerde kinlenmemişiz... Belki de... Başka kaslarımız gelişmiş.. Şaşırmalarımız hiç bitmemiş. Böyle olmadı, olmayacak.
Alışa alışa daha da beterine katlana katlana , eriye eriye, bitiyoruz, yitiyoruz. Nede kolay uyumlandı kimi. Kimiyse direndi de bırakıverdi. E ne de olsa evrim böyle diyor uyumlanmayan ölür! Ölüyoruz. Gün görmeyi beklerken...
Nezle sanmış önemsememişiz, ilaç var zannetmişiz. Var olan kavga öyle pis ki, bir cephede savaşacak rezilliği geliştirmek bu saatten sonra yıllar ve yeni yıllar. Umuda sarılıyor, ''Hesap verecekler'' tipi cümlelerini kuşanıyoruz. Vermediler, vermeyecekler. Kendi cephemi inadına koruyorum: bu beni aşırı kuralcı, bul kayıplı zaman zaman sert yapıyor. Oysa içim çocuk, ruhum coşuyor. Depremde yaşananlardan asansörde ölen çocuklara, kilisesinde duaya gelip vurulandan adaleti arayanlara yardım edip hedef olana... Başımıza gelmedi sanıyoruz, onlar kadar değil ama bizim de başımızda. Seyretmesi kime kolay. Anında öldürmeyip böbrekten öldüren sinsi bir mantar gibi.
Yaşıyor, gülüyoruz, geziyoruz, okuyoruz normal gibi ama bir yerlerimiz çürüyor.