Albert Einstein, yakın dostu İtalyan Michele Besso öldüğünde onun kız kardeşine dokunaklı bir mektup yazmıştı: " Michele bu garip dünyadan benden biraz önce ayrıldı. Bunun hiçbir anlamı yok. Bizim gibi fiziğe inanan insanlar, geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrımın sürüp giden inatçı bir yanılsamadan başka bir şey olmadığını bilir."
Reklam
Müzik, hayatımdaki en önemli şeylerden birisi. Müzikle ilgili sloganım da şudur: Dinle, çal, sev, saygı duy ve çeneni kapalı tut. :) | Albert Einstein
Sayfa 147Kitabı okudu
Benimle olmadığında kendimi eksik hissediyorum. | Albert Einstein
Sayfa 146Kitabı okudu
Uygarlığın gelişimini teşvik eden şey her ne ise o aynı zamanda savaşa da karşıdır.
Reklam
Biraz spekülasyon sonucunda bu içgüdünün yaşayan her canlıda işbaşında olduğu ve ona zarar vermek için, yaşamı başlangıçtaki cansız duruma indirgemek için çabaladığını düşünmeye başladık. Bu yüzden bu içgüdü ölüm içgüdüsü diye anılmayı kesinlikle hak eder; bu arada erotik içgüdüler yaşama çabasını temsil ederler. Ölüm içgüdüsü özel organlar yardımıyla dışarıya, nesnelere yöneldiği zaman yıkma içgüdüsüne dönüşür. Organizma kendi yaşamını, deyim yerindeyse yabancı bir yaşamı yıkarak korur. Fakat ölüm içgüdüsünün bir kısmı organizmanın içinde işlemeye devam eder.
Bugün milletleri yönlendiren ideallerin, onları karşıt yönlere savurduğu son derece açıktır.
...fikirler, ancak toplumun bireyleri arasında kayda değer bir yakınlık söylemi yaratırlarsa önem kazanabilirler ve bu fikirlerin ne kadar büyük bir hakimiyet kuracağı sorusu ortaya çıkar.
...savaş şiddetle arzulanan "daimi" barış saltanatını kurmak için uygunsuz bir araç olmaktan uzak görünür çünkü savaş, içinde güçlü merkezi devletin gelecekteki savaşları imkânsız kılacağı daha büyük birimler yaratır.
Reklam
Toplum eşit derecede güçlü bireylerden oluştuğu sürece durum basittir. Ortak yaşamın güvenliği garantilenmek isteniyorsa, her bireyin gücünü şiddet içeren kullanımlara yönlendirme amacıyla kendi kişisel özgürlüğünden ne ölçüde vazgeçebileceği, bu kurumun yasaları tarafından belirlenecektir. Fakat böylesine sükünet hali ancak teorik olarak mümkündür. Gerçekte toplum başlangıçtan itibaren eşitsiz güçlere sahip unsurlar içerdiği için erkekler ve kadınlar, büyükler ve çocuklar durum karmaşıktır ve bir süre sonra savaşlar ve fetihlerin sonucunda efendilere ve kölelere dönüşen galipleri ve mağlupları da kapsamaya başlar. Bu noktadan sonra toplumun adaleti, o toplum içinde eşitsiz ölçülerde güce sahip olanların dışavurumu haline gelir; yasalar yöneten unsurlar tarafından ve onlar için yapılır ve boyunduruk altında olanların haklarına pek yer vermez.
Toplum sürekli olarak korunmalı, örgütlenmeli, başkaldırı riskini önceden görmek için düzenlemeler yapmalı ve bu düzenlemelere yasalara saygı duyulması için ve yasaya uygun şiddetin hayata geçirilmesini denetlemek için yetkili merciler oluşturmalıdır. Toplumun bu tür çıkarları fark etmesi birleşmiş bir grubun bireyleri arasında duygusal bağlar oluşturmaya başlar, bu ortaklık bağları toplumun gücünün gerçek kaynağıdır.
Şiddet birleşerek kırılabilir ve birlik olanların gücü artık tek bir bireyin şiddetinin aksine hukuku temsil eder. Böylece hukukun toplumun gücü olduğunu görüyoruz. Yine de şiddet ona karşı direnen her bireye yönelmeye hazırdır.
Yaşaya biləcəyimiz ən vacib həyati təcrübə sirli olanın araşdırılmasıdır.
Bir Spinoza Meselesi
& Yeni bir doğa kanunu keşfeden dünyaca ünlü bu bilim insanına Tanrı'ya inanıp inanmadığı soruluyordu. Albert Einstein ise "Var olan her şeyde, bir ahenk içinde bulunan Spinoza'nın Tanrısı'na inanıyorum" diye cevap veriyordu. &
Sayfa 49 - @betayayincilikKitabı okudu
Resim