Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mihre Ünal

Mihre Ünal
@alsielucine
4 okur puanı
Ağustos 2023 tarihinde katıldı
Lâl
"Aklım almıyor." diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-" duraksadı. "İnsanlar seni nasıl yaralayabiliyorlar?" Dudaklarını saçlarımdan çekip parmaklarını dudaklarıma uzatıp onlara dokunurken şefkat soludu ciğerleri. Uzun bir sessizlik aramızdaki tek bariyer oldu.O yanağımdaki kızarıklığı, dudağımdaki yarayı ve bileğimdeki morlukları teker teker sanki ezberleyecekmiş gibi parmağıyla geçti.
Reklam
Lâl
"Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın.Kimisi içine atar çığlıklarını..." -Cemal Süreyya
Lâl
"Bu aralar neden her yerde sadece sen varsın? Eskiden böyle değildi.Şimdi gözümü kapatıyorum sen, uyanıyorum sen, gece sen, gündüz sen, ay sen, güneş sen, her yerde sen, tüm varlığıma sızmışsın." Alnını alnıma dayadı. "Ne ara böyle oldu, ne ara böyle sindin içime?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Lâl
"Soğuk bir kasım gecesi ellerimi tuttu.Bu tüm mesafeleri aşmak, tüm savaşlardan galip çıkmak ve tüm olmazları oldurmaktan daha çok daha kıymetliydi. Ve bunu sadece elimi tutarak yaptı..."
Lâl
"Umut edebilmek insanlığa verilmiş en büyük nimet.En zor gecenin karanlığında, en çıkılmaz yolun ortasında, her tökezlediğinde, devam etmek zorunda olduğunu bildiğinde ama tükendiğini hissettiğinde seni ayağa kaldıran, senin elinden tutan tek duygu..."
Reklam
Lâl
"Sessizlik, kendimi bildiğimden beri içimde taşıdığım koca bir buz kütlesi gibidir.Hiç erimez, hep benimledir.Hep üşürüm bu yüzden.Beni sadece hayatı boyunca üşümeye mahkûm olan insanlar anlar."
"Benden nefret et. Artık n'olur benden nefret et. Nefretinle yaşayabilirim ama acınla baş edemiyorum." "Edemiyorum." deyip hıçkırdım. "Senden nefret edemiyorum. Tüm nefretler, tüm kızgınlıklar omuzlarıma çöktü. Kendimden nefret ediyorum." #BirYıldızMasalı
"Yaklaşık on dakika daha Gökçen her şeyi sordu.Murathan sabırla cevapladı.Şükür ki sonunda kızı annesini almıştı ve Murathan oyun oynamaya gidebilmişti.Arkadaşlarıyla biraz oynayıp geldikten sonra tekrar eski yerine oturdu.Sağına baktığında Gökçen'i babası Ali amcanın önünde,kendisiyle yaşıt arkadaşlarından biri olan Batuhan'la
Sayfa 194
"Kız öylece yüzüme bakakaldı.Şarkıya devam ederken bakışlarımı arkama çevirdim. "Bak oldu mu? Mutlu musun artık?" der gibi bir bakış attım.Anladı tabii.Memnuniyetle kıvrıldı dudakları iki yana.Başını hızla aşağı yukarıya salladı.Devam etmemi ister gibi bir el hareketi yaptı.Mutlu duruyordu.Hatta sırıtarak beni izliyordu.Geldim geleli onu ilk defa bu kadar içten gülerken görmüş olmanın verdiği anlık bir alıklık belirdi üzerimde.Gözleri çift çizgi halini alıyordu gülünce.Daha sık gülmeliydi oysa.Tıpkı eskisi gibi...Lakin bu gülüşü bile içimde çok gizli bir köşeye dokundu sanki.Bütün rezilliğime rağmen içimin sıcacık olduğunu hissettim o gülünce. Neden? Bilemedim ama güldüm.Bu gülüşüne karşılık bende aynı şekilde güldüm.Ve gerçekten gün boyu hastanede "Yaranamadım yavrum,yaranamadım." diye mırıldanarak dolaştım.Hem de bulunduğum durumun aksine dudaklarımdan hiç silinmeyen bir tebessüm ile..."
Sayfa 192
"Ben bugün bitiğim,arkadaşlar! "Murathan," diye mırıldanarak son taktiğimi devreye soktum.Bakışlarıma en melül şekli verdim."Lütfen," dedim en ponçik halimle. "Acı bana noğlar,lütfen..." Öylece baktı.Ben ise bakışlarımı ve kaşlarımı daha çok Küçük Emrah ifadesine soktum.Küçükken buna asla dayanamazdı.Ne olur, az da olsa benim hatırladığım Kepçük ol be adam.Ponçik bir yüreğin vardı senin.Ne oldu sana zalim adam? "Noğlar diyorum bak," diye devam ettim.Gözlerimi kırpıştırdım."Noğlar..." Yine ifadesizce baktı.Sonra gözlerini kapatıp kafasını yana çevirdi. "Sus," diye mırıldandı gözleri kapalıyken. Susamam,oğlum.Susarsam şerefsizim."Yemin ederim,bir daha yapmayacağım.Söz.Bak bu yaşımda noğlar diyerek rica ediyorum." Çaresizce çırpındım."İndir beni buradan,kusacağım yoksa." Ciddi manada midem bulanmaya başlamıştı.Dudaklarımı ve sesimi titrettim."Noğlar..." "Sikeyim," diye homurdandı ağzının içinde."Gerçekten başıma belasın,Gökçen." Bana bakmadan ilerleyip müthiş bir atiklikle masanın üstüne çıktı."Hem de her yaşta."
Sayfa 188
Reklam
"Birkaç saniye sessiz kaldı.Sonra derin bir nefes verdi. "Böyle yapınca seni rahat bırakacağımı mı düşünüyorsun sen?" "Ne? Bırakmaz mısın?" diye diklendim. "Bırakmam," dedi anında. Delireyim ben burada! "Sen değil miydin küçükken ikide bir "Bana yapışma," diyen.Tamam işte,yapışmıyorum.Defol git ya
Sayfa 186
"Bak,sen beni çok yanlış tanımışsın," diye denge politikama devam ettim. "Yeri geldi mi çok ılımlı bir insanımdır ben.Haydi,şimdi indir beni buradan.Savaşmayalım..." Son cümlemi duyunca tek kaşı hafifçe yukarı kalkarken dudağının bir kenarı usulca kıvrıldı. Sen çok fena bir adam olmuşsun,Kepçük... Umursamadan en tatlı halimle sırıttım."Barışalım," diye tamamladım cümlemi."
Sayfa 186
"Murathan yine ödev yapıyor.Ben tepesine dikilmişim,kitapta olan her resme bakıp "Bu ne? Peki bu ne?" diye tek tek soruyorum.Sakince cevap veriyor önce.Ama sonra sinirlenip "Defol başımdan artık!" diye bağırıyor.Tabii ki dinlemiyorum.Sakince kulağını çekip başka bir resme bu kim sorusunu yöneltiyorum. Gitmeyeceğimi anlayınca yanına oturtup oyalanmam için bütün kitap ve defterlerini önüme yığıyor."Yırtmadan hepsine bakabilirsin," diyor.Onu dinleyip uslu uslu hepsine bakıyorum.O ise ciddiyetle ödevine odaklanıyor.Keyifle kitaplarına ve defterlerine bakarken bir şey fark ediyorum.Bütün defterlerinin ve kitaplarının ilk sayfasının köşesinde minik,mavi bir çiçek resmi çizili. "Bunlar ne,Kepçük?" diye soruyorum hevesle."Neden hepsinde var?" "Benim olduğunu gösteriyor," diyor. "Nasıl yani?" diye tekrar soruyorum."Salak mısın sen? Adını yazıp üstüne yapıştırsana." "Etiket bazen yırtılıyor," diye cevaplıyor beni. "E buraya da ismini yazsana o zaman,akıllım," diye küçümsüyorum. "Ben böyle seviyorum," diyor ciddiyetle önüne dönerek. "Minik,mavi çiçekler daha güzel."
Sayfa 181
"Bir şey demedik,komutanım," diye mırıldandı Timur."Tabii ki kimse kim.Bize ne? Ben de bu işlere çok karışmam zaten,bilirsiniz ama ilişkiniz biraz şüpheli..." "Ne gibi?" diyen Murathan oldukça ters ve huysuzdu. Emek,"Bazı ilişkiler kopar,komutanım," diyerek araya girdi."Araya zaman ve mesafe girince bir daha bir araya gelemeyecek şekilde kopar.İplerin ucu birbirinden uzaklaşır.Artık bulunamaz bir hale gelir.İki yabancı kalır geriye.Bazısı ise kopmaz.Yıllar geçse de araya mesafe girse de kopmaz.Yan yana gelince aynı şekilde devam eder.Siz..." Bakışlarını direkt Murathan'a çevirdi."Pek..." "Kopmamışsınız gibi," diye tamamladı lafı Aybüke. "Yabancı değilsiniz gibi,"diye devam ettirdi Süleyman.
Sayfa 175
"Babalarımız gitmeseydi..." diye düşündü Murathan istemsizce.Pamuk'un o yaşına kadar olan bütün hallerini gördüğü gibi bu yaşlarını da görebilir miydi? Yoksa yine böyle bir fotoğraftan mı bakardı ona? Oysa o zamanlar onun ilkokula gideceği günü,nasıl bir öğrenci olacağını,derslerinin nasıl olacağını,nasıl okuyacağını,okulda gerçekten ona yapışıp yapışmayacağını,ödevlerini nasıl yapacağını merak ederdi.Şimdi ise yeni bir soru dönüyordu aklında.Kurşun Asker'i okurken...Çok kızmış mıydı Murathan'a? Geçmiş,telafisi olmayan bir çukurdu.Ve insanın düşünceleri bir kere oraya düştü mü boğazına kadar o bataklığa batmadan çıkamıyordu.O yüzden en iyi bildiği şeyi yaptı Murathan.Üzerine uçuşmaya hazırlanan anılarını hızla kovaladı.Duyguları bir kenara bıraktı.Geçmişle arasına çekmesi gereken kalın perdeyi çekti ve bakışlarını tekrar sertleştirdi.Komutan Karakurt'tu o.Duyguya yer yoktu hayatında.
Sayfa 170
65 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.