Karı kısmının tutkunlugunu toycuysan her zaman tavın da tutacaksın! .. Baktın serinliyor, kızıştıracaksın. Kızışurmanın yolları vardır. Üç gün ugramadın mı, dumanı tepesinden çıkar.
Çünkü sevdalı. Dördüncü gün kafayı iy i ce tütsüler damlarsın.
Surat bi karış ... Başına çeşitli bela gelmiş oluyor. Az kalsın adam vuruyormuşsun. "Deligi
"İnsan belli değerleri ve gelenekleri içeren bir kültür içinde yaşar, hem de bu kültürü kendi içinde haya yaşatır. Bu belli bir yere bağlanma, belli bir yere ait olma duygusudur. Açıklamaya çalıştığımız bu bütünlükten ve süreklilikten yoksun bir insanın benliği gene vardır ama kimlik duygusu yoktur. Kimlik duygusu açık denizde giden bir gemiye yol gösteren pusula gibidir. Kimlik duygusu iyice oluştuğu zaman kişi kendisini hem özerk bir kişi olarak görür hem de değer verdiği çevresinde benimsendiğini ve onaylandığını duyar. Özerk bir kişi olmakla toplumun uyumlu bir üyesi olmayı bağdaştırmıştır.
Tolstoy itiraflarım kitabında;
“Hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.” diyor. İnsan her ne kadar kaçıp uzaklaşmak istese de, içinde bir yerde yarına dair bir umut daima vardır ve o umut bu hayatı yaşanır kılar..
Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 1905 yılında doğdu. Selanik’ten aklında kalan en büyük olay büyük teyzesi Emine’nin, çok sevdiği bir arkadaşının oğluna süt annelik yapmış olmasıydı. Cavit Cav ‘Ben teyzemin süt verdiği Mustafa Kemal‘i hayatımda hiç görmedim, hep aileden biri olarak hissettim ama hiç karşılaşamadım’ der.
Cavit Cav Aksaray
Yıllar önce özensiz bir baskıyla çıkan güzeller güzeli Diğer Evrendeki Kadın kitabı sonunda hakkettiği bir versiyonla yayınlanmış. Hemen edindim ve okurken gene çok sevdim. İlkinden daha uzun olduğu için özel versiyon olarak yayınlanmasını çok doğru buldum. Yazar aynı romanı çalışmış, yeniden yazmış. Ayrıntılı ve daha anlaşılır olmuş, daha fazla bölüme ayrılmış, 21 bölüm olmuş. Önceki kitapta diyalogsuz geçen yerler diyaloglarla zenginleşmiş. Yazar kendine özgü stiliyle yazdığı için öznelliğini her sayfada hissettim. Tek eleştirim var: Dramatik yönü özellikle azaltılmış gibi geldi. Gene de aynı anda okuyan bir arkadaşımla aynı hisleri yaşadığımızda aynı şeyi düşündük, bize göre yazar Philip Dick'in kadın versiyonu olabilir. Sanki bütün kitapları kendi hayatından hatıralara dayanıyor, Bilimkurgu ve fantazyayı gerçekten yaşamış gibi yazıyor. Galiba bu nedenle hiçbir yazarın stiline benzemiyor. En sevdiğim bölüm kitabın son bölümü olan 21.bölümdü. O naasıl sondu öyle, Parçalanmış Yansımalar'ı tekrar okutturur.
Diğer Evredeki Kadın'ı önceden okuyanlar çok şanslı, ama Venüs Kapısı versiyonu özel baskısını ilk kez okuyacaklar çok daha şanslı. Ütopya ile Distopya karşılaştırmalı iyi bir eser olarak kütüphanemi süslüyor.
güzel, çok güzel bir kadın vardı perdede, güzel olduğu kadar dertliydi de. sonra geniş ve sakin bir ırmak gördü, sonra bir çiftlik evi, yeşillikler içinde bir amerikan çiftliği. sonra, dertli güzel kız galip’in daha önce hiçbir filmde görmediği orta yaşlı bir adamla konuşmaya başladı. konuştukları kadar ağır ve sakin hareketlerinden ve yüzlerinden hayatlarının dertlerle dolu olduğunu anlıyordu galip. anlamaktan öte, biliyordu. hayat dertlerle doluydu, acılarla, biri bitince öbürü gelen, öbürüne alışırken bir yenisi bastıran ve yüzlerimizi birbirine benzeten derin acılarla. birdenbire de gelseler, bu acıların çoktan beri yolda olduğunu biliyorduk biz, onlara kendimizi hazırlamıştık, ama gene de dert, bir kâbus gibi üzerimize çökünce bir tür yalnızlığa kapılıyorduk; başka insanlarla paylaştığımızı sandığımız zaman mutlu olacağımız umutsuz ve vazgeçilmez bir yalnızlık. galip bir an kendi derdiyle perdedeki kadının derdinin bir olduğunu hissetti; ya da dert yoktu da ortak bir dünya vardı: çok fazla bir şeyler beklenmeyen, ama hiçbir zaman da küsülmeyen, anlamı ve anlamsızlığı sınırlı, insanı alçakgönüllüğe çağıran yerli yerinde bir dünya.