İbrahim Ağkavak

İbrahim Ağkavak
@ankarausatolyesi
Deri değiştirmeyen yılan ölür, tıpkı fikirlerini değiştirmeyen sabit kafalar gibi. - Nietzsche
Lovejoy
Lovejoy, her açıdan etkileyici bir kişiydi. İngilizce Almanca Fransızca Yunanca Latince İtalyanca ve İspanyolca okuyabiliyordu ve öğrencileri onun hakkında şu espriyi yapıyorlardı . "John Hopkins'ten aldığı bir yıllık iznini British museum kütüphanesindeki henüz okumadığı az sayıdaki kitabı okumakla geçirmişti."
Sayfa 26 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fikirler Tarihi
Entellektüel tarih hiç de düz bir çizgi üzerinden ilerlemez çekiciliğinin bir bölümü de buradan kaynaklanır
Sayfa 16 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bazı paleontologlara göre, insanın ilk soyut fikri, yaklaşık 700.000 yıl önce ortaya çıkmıştır: Taş el baltaları, aynı standart ölçülerde yapılmaya başlandığında. Bilim adamlarına göre bu, erken dönem insanının zihninde bir el baltasının nasıl olması gerektiğine ilişkin bir "fikri" olduğunu göstermektedir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1088 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Fikirler Tarihi - Ateşten Freud'a
Fikirler Tarihi - Ateşten Freud'aPeter Watson
9.1/10 · 158 okunma
Reklam
İnsan başkalarına verdiği acıyı küçümser, ama en fazla kendi çekmiş olduğu ve hissetmesine izin verilmeyen acıyı küçümser...
Çitlembik PsikolojiKitabı okudu
Acının ve kaygının sürekli inkar edilip dışlandığı bir kültürde yaşıyoruz.Surekli başarılı olma , kâr etme ve onaylanma çabası içinde, tıpkı hastalık, güçsüzlük ve ölümle yüzleşmek gibi , keder ve tasalar da engel olarak görülüp reddediliyor... Bu sürecin ürettiği kendine özgü olana nefret , ancak bu nefreti dışavurunca ayakta kalabilen insanlar yaratıyor. Kendine özgü olanın tabancı diye dışlanması, bu şekilde oluşturulmuş kişilik yapısını ayakta tutabilmek için düşman arama gereksiniminin tetikleyicisi oluyor...
Çitlembik PsikolojiKitabı okudu
"Şiddet uygulayanlar, kurbanlarının insani yüzünü silerler bir zamanlar kendilerine yapılmış olduğu gibi. Yani söz konusu olan acının yadsınması ve insani olana sırt çevirmektir..."
Çitlembik PsikolojiKitabı okudu
Tanrı'ya ve İnsana Dair
Monoteizme inannaların asıl sorunı şu gerçeğe dayanır: Bir yanda farklılıklara karşı hoşgörülüdürller (benim Tanrı'ma inanan herkes kardeşim olur), ancak diğer yanda yeni duvarlar inşa ederler. Ve bu duvarlar asla yıkılamaz; bir kere tek ve biricik hakikate ulaştığımda, neden aramaya decam etmem gereksin ki? Yapışalacak tek şey bu hakikati başkalarına duyuröak ve fırsat olduğunda onları buna inanmaya zorlamaktır. Hakikate sahip olmak öyle saplantılı bir şeydir ki, etrafına inşa edilmiş duvarlar ancak daha güçlü, yüksek ve fethedilmez hale gelebilir. Diyalog ve etkileşim sadece lüzumsuz olmakla kalmayıp tamamen kenara atılır, sahip olunan hakikatin verdiği mutluluğa zarar verir. Geriye kalan tek şey din değiştirme , gözleri açma ve olağanüstü koşullarda hasımları dışlama hatta katletmedir. Monoteizmin takipçiletine karşı esas itirazım işte budur Zygmunt.
Sayfa 38 - AyrıntıKitabı okudu
Tanrı'ya ve İnsana Dair
Ancak farklılığı bir kusur olarak değil erdem olarak gören, hatta genişlemiş ufukları ve zenginleşmiş deneyimleriyle başarılı ve herkesin yararına olan birlikte yaşamanın, tam da yaşam tarzlarının farklılığından ötürü (reğmen değil) mümkün olduğunu söyleyen başka bir strateji daha vardır .Burada herkesin , dini bir deyim kullanacak olursak , birinin hakkı diğerlerininkini ihlal etmedikçe veya diğerlerini bu haktan mahrum bırakmadıkça ve bu haktan vazgeçmeye zorlamadıkça kendi Tanrılarına sahip olma hakkı vardır. Bu Jürgen Habermas'ın kültürel bir öz-kimlik (etnisite-dil ,göreneklet) hakkıyla çakışmayıp , aslında onun en güvenilir ve sağlam teminatı olan "anayasal vatanseverliğine" benziyor
Sayfa 35 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
Senin kafanda kurguladığından farklıdır hayat her zaman.
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Çocuksu bir çekiciliğe sahip esrarengiz bir genç kız, işini çok seven bir eğitimci olan öğretmeninin kalbini tutuştururken, yaşadıkları karşılıklı bir büyülenmeye dönüşür. Genç kızın iç âlemi psikolojik tahlillerle aktarılır. 1928 yılına dek on baskı yapan Ruth’un okurları arasında Rainer Maria Rilke ve Sigmund Freud gibi ünlü kişiler de vardı. Hatta romandan çok etkilenen Rilke kendi kızına “Ruth” adını vermişti. "...Hele ki, bir düşünün,kızım Ruth'a geçenlerde, 'Bekle,' demiş, 'bir yıl daha geçsin, güzelin çirkinin ne olduğunu fark edeceksin, o zaman aynanın önine geçip soracaksın: Beni beğeniyor mu?' Genç kızlar aralarında nasıl konuşur bilirsiniz işte! Peki, Ruth ne cevap vermiş dersiniz? Sadece gülüp hayretle şunu sormuş: 'Ben onu beğeniyor muyum diye sorsam daha iyi değil mi?'"
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
"Felsefe bilgelik sevgisidir bilgeliği incelemek ve uygulamaktır bilgelik de her şeyde hakikati seçmeye ve yaşamdaki her eylemde dürüstlüğü izlemeye dair ruhun belirli bir eğilimidir, öyle ki felsefe hakikati ve bilimum dürüstlüğü belirli şekilde araştırmaktan ya da kovalamaktan ibarettir. Bernier bu ifadesiyle hakiki felsefeyi okullarda ve üniversitelerde öğretilen felsefeden ayıran şeyi de göstermiş oluyordu. Entelektüellerin mesleklerinin her birine sırt çevirerek felsefe her şeyden önce yaşamın bütün hallerini benimsemeye has bir liyakat olmalıydı."
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Resim