Aslı

Aslı
@asliakgul
Hacettepe
Ankara
81 okur puanı
Ocak 2016 tarihinde katıldı
… hayata tutunmak için inanmaya mecbur kaldığımız bütün yalanlar günü gelince açığa çıkıyor. Ve sonra biz ölmüyoruz. Daha kötü bir şey oluyor. Öğrendiklerimizle yaşamaya devam ediyoruz.
Reklam
415 syf.
·
Puan vermedi
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar
8.3/10 · 16,3bin okunma
… “Muharebe olursa bu hamal askere gidecek! Ben de gideceğim! Fakat arada bir fark var. Ben Hitler’i ve fikirlerini tanıyor ve ona kızıyorum. Onunla sevine sevine dövüşürüm. Fakat bu biçare ne Almanya’nın ne de bu fikirlerin farkında. Bilmediği, tanımadığı bir davaya karşı harp edecek; belki de ölecek!”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Niçin ruhi hayatımızın büyük bir kısmını bu hasret yapar? Bir katresi olarak yaratıldığımız ummanı mı arıyoruz? Maddenin sükununun peşinde miyiz? Yoksa zamanın çocuğu, onun potasında pişmiş bir terkip ve onun mazlumu olduğumuz için geçen ve kaybolan tarafımıza mı ağlıyoruz? Hakikaten bir kemalin arkasından mı gidiyoruz? Yoksa zalim zaman nizamından mı şikayet ediyoruz?
Maziyi ihmal edersek hayatımızda ecnebi bir cisim gibi bizi rahatsız eder; terkibin içine ister istemez sokacağız. O, kendisinden gelmemiz lazım gelen bir şeydir. Bu devam fikrine bir vehim de olsa muhtacız. Kaldı ki, dün doğmadık.
Reklam
Genç kadın onun dostluğunda bütün imkanlarının açıldığı müstesna iklimi bulmuştu. Bu yüzden her hevesi, her hareketi, her düşüncesi, küçük dargınlıkları, naz ve şımarıklıkları, ufak tefek çolpalıkları bile etrafına bir yığın sır ve güzellik getiren, hayatın nizamını çok mesut buluşlarla değiştiren, sanat kadar mucizeli oyunlar haline gelmişti. Öyle ki, Nuran, Mümtaz’ın hayran bakışları altında her an kendisini ve etrafındaki şeyleri yeniden yaratıyor sanılabilirdi. Bu, sevene, uzviyetinde sevildiğini duyanın cevabıydı. Bu gizli konuşmayı, büyüden dışarıda kalanın duyabilmesine imkan yoktu.
Bazen hayatın çok kenarında kalıyor, tek bir düşünceyi yaşıyor gibi oluyoruz… Mezarında bütün sevdiği şeylerle, mücevherleriyle, altın süsleriyle, sevdiklerinin tasvirleriyle yatan bir eski zaman ölüsü gibi bir şey… kapılar kapanınca uyanıyor ve eski hayat başlıyor… yıldızlar parlıyor, sazlar çalıyor, renkler konuşuyor, mevsimler doğuruyor… fakat hep ölümün ötesinde, hep bir tasavvur, bir başkasına ait rüya gibi
Şark bu, güzelliği de burada. Tembel, değişmekten hoşlanmaz, geleneklerinde adeta mumyalanmış bir dünya, fakat bir şeyi, çok büyük bir şeyi keşfetmiş. Belki vaktinden çok evvel bulduğu için kendine zararı dokunmuş… -Nedir o? Kendisini ve bütün alemi tek bir varlık halinde görebilmenin sırrını. Belki de gelecek ıstıraplarını hissettiği için bu panzehiri bulmuş…
İnsanın sevdiği bir ev olunca, kendisine mahsus bir hayatı da olur.
400 syf.
·
Puan vermedi
Reklam
Nutuk bir hatıra ya da anı kitabı değildir. Belirli bir siyasi ortamda, Takrir-i Sükûn Kanunu ve İzmir Suikastı gölgesinde yapılmış siyasi bir konuşmadır. Şevket Süreyya Aydemir’in de belirttiği gibi, başka bir zamanda yapılsa içindeki sert dil ve suçlamalar belki de yumuşayacaktır. Metnin içindeki sayısız telgraf ve vesika da bize bunun siyasi bir savunma olduğunu açıkça gösterir. Tüm bunların ışığında, Şevket Süreyya ve Andrew Mango’nunkiler başta olmak üzere, Atatürk’le ilgili biyografilerin oldukça az ilgi gördüğü bir ülkede Nutuk’un hemen her evde bulunmasını açıklamak Türkiye siyasetindeki ideolojik farkındalığı değerlendirmek açısından elzemdir. Nutuk okuması zor bir metindir. Ayrıca, Atatürk’ün hayatının sadece yedi senesini kapsar, ki onun da son üç senesini oldukça kısa bir biçimde ele alır. Ve Atatürk’ü anlamak için elzem bir metin olmakla beraber, amatör okuyucu için iyi bir başlangıç noktası olmaktan oldukça uzaktır.
6 Ekim 1923
Haydarpaşa’dan düşman donanmasına bakan Mustafa Kemal haklı çıkmış, hakikaten de geldikleri gibi gitmişlerdi. Ancak, bir de Vahdettin ve Damat Ferit gibi gelmeden gidenler vardı. Tarihin garip bir cilvesiyle, İstanbul’un kurtulduğu gün, aynı zamanda Damat Ferit’in de memleketinden çok uzaklarda, Fransa’nın Nice şehrinde yaratıcısına kavuştuğu gün oldu.
Aslı
Bir kitabı okumaya başladı
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski
8.6/10 · 18,3bin okunma
Aslı
Bir kitabı okumaya başladı
İnsanı Tanıma Sanatı
İnsanı Tanıma SanatıAlfred Adler
8.1/10 · 4.364 okunma
İlginç bir bilgi: Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın çizmesinin sarı olmasının nedeni, Osmanlılarda gayrimüslimlerin sarı ayakkabı giymesine izin verilmemesi. Mehmet de en sık kullanılan müslüman ismi olduğuna göre, her taraf sarı çizmeyle dolaşan Mehmetlerle dolu olsa gerek. İfadenin “anonim” anlamına gelmesinin nedeni bu.
499 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.