Genç kız iyiye ne kadar çok inanırsa, o kadar kolay bırakır kendini, sevgiliye bırakmasa bile aşka bırakır öyle ya, sakınımsız olduğu için güçsüzdür de, ona kendini sevdirtmek de yirmi beş yaşına gelmiş her erkeğin istediği zaman erişebileceği bir utkudur. Bunun ne kadar doğru olduğunu görmek için, genç kızların çevresindeki denetimlere, setlere bakmak yeter. Bütün bu sevimli kuşları üzerine çiçekler atma çabasına bile girilmeyen kafeslerinde kapalı tutmak için okulların yeterince yüksek duvarları, annelerin yeterince sağlam kilitleri, dininde yeterince sürekli görevleri yoktur. Kendilerinden gizlenen dünyayı nasıl arzularlar, çekici olduğuna nasıl inanırlar, demir çubuklar arasından gelip kendilerine gizler anlatan ilk sesi nasıl dinlerler, gizemli perdenin bir ucunu ilk kez kaldıran eli nasıl kutsarlar!
Ama bu bağışlatıcı aşkı uyandıran adam bu aşkı geçmişi anımsamadan benimseyebilecek kadar yürekliyse, kendini bu aşka bırakırsa, kısacası sevildiği gibi severse, tüm yeryüzü coşkularını bir çırpıda tüketiverir, bu aşktan sonra başka türlü her aşka kapalı kalır yüreği.