İnsan, hüzünlüyken yukarı bakarsa ağlayamıyordu ama yere bakarsa hemen ağlamaya başlıyordu. Bu sebeple O da ruhuna hükmedebilmek için uzun uzun gökyüzüne baktı.
En iyi tavsiye yine de her şeye katlanmak, insan kendini bir üfürmeyle uçurulmuş, sürükleniyor hissetse de, ağır kütle gibi davranmak, ayartıya kapılıp gereksiz bir adım bile atmamak, ötekine hayvan bakışıyla bakmak, pişmanlık hissetmemek, kısacası, hortlak olarak yaşanan hayattan geriye ne kalmışsa kendi eliyle bastırıp ezmek, yani o son, mezar sessizliğini daha da çoğaltmak ve ondan başka hiçbir şeyin varlığına izin vermemek.Böyle bir durum için tipik bir hareket, serçeparmakla kaşları sıvazlamaktır.
Sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır
Herşey olmaya hazır
Sana bakmak, suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak,
Bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak,
Allah'a inanmaktır.
Efsaneler ve peri masalları yüzyıllardır bu tür ebeveynleri tasvir etmektedir. Anne babaların dikkatsiz, ilgisiz olmasından ya da hiç var olmamasından dolayı kaç peri masalının hayvanların veya diğer varlıkların yardımına ihtiyaç duyan terk edilmiş çocukları resmettiğini düşünün. Bazı hikâyelerde, ebeveyn karakterleri aslında kötü niyetlidir ve çocuklar kendi yaşam sorumluluklarını üstlenmek zorunda kalırlar. Bu tür hikâyeler yüzyıllar boyunca popüler olmuştur çünkü insanların ilgisini fazlasıyla çekmektedir: Aileler çocuklarını ihmal ya da terk ettikten sonra, çocuklar kendi başlarının çaresine bakmak zorundadırlar. Görünüşe bakılırsa, olgunlaşmamış ebeveynler antik çağdan beri problem oluşturmaktadır.
“Güneşi herkes sever bir duygu adına
Ya doğarken bir dağın görkeminden
Ya batarken bir denizin kanlı yumuşak yüreğine
Olmayan bir ışığı yakmak gibidir oysa
Bizim gözlerimizle bakmak güneşe.”
Adnan Yücel
Bir dükkan düşünün alışveriş yaptığınız son dükkan..
Kitapta insanların hayatlarına son vermeleri için çeşitli imkanlar ve yöntemler sunan bu aileyi okuyorsunuz.
Büyüklerinden kalma karamsarlığın, mutsuzluğun, umutsuzluğun miras olduğu aileye küçük olan oğulları Alan katıldıktan sonra işler değişiyor.
Kitabı okurken hayatınızda ki olumsuzluklara iyi tarafından bakmayı ve onları çok umursamamak gerektiği kanısına varıyorsunuz.
Ben okudukça Alan gibi olmak istedim her şeye olumlu bir yönden bakmak, mutlu olmanın yolunu bulmak..
Kısacası kitap karamsarlık bulutların iyilikle güzellikle nasıl dağılabileceğini anlatmış.
Gayet akıcı bir kitap okurken sıkmıyor tavsiye edilir
İntihar DükkanıJean Teule · Sel Yayıncılık · 20207bin okunma
''..Nasıl oluyor da bunları yemenin tehlikeli olmadığını anlayabiliyorsunuz.?'' diye sordu.
''Değişik bir şeyle karşılaştığında bunun yenilebilir olup olmadığını anlamanın bir yöntemi vardır. Bu, koku alma duyusuyla başlar. Yalnızca bitkileri değil, her şeyi koklamayı öğrenmen çok önemlidir. Havayı, suyu, hayvanları,
"Çocuklar büyükleri hoş görmeye alışmalıdır." diyor Küçük Prens. Ne kadar çabuk alışıyoruz büyük olmaya, ne kadar çabuk unutuyoruz çocuk olduğumuzu... Zaman bu kadar hızlı geçerken içimizdeki çocuğa dönüp bakmaya vakit bulamıyoruz. Belki de bakmak istemiyoruz. O bütün çıplaklığıyla bizim gerçeğimiz, bizim masum yanımız. Ona baktıkça öyle kalamadığımıza ve gerçekler bu kadar basitken onlara gözümüzü kapadığımıza pişman olacağız. Ama umarım bir gün ona tekrar dönüp bakabiliriz, çocuk halimize. Ve her çağın çocuklarına ona baktığımız gibi bakabiliriz.
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015233,7bin okunma