Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
304 syf.
10/10 puan verdi
"Senaryo" olacakken "Roman" olan o kitap
Stanley Kubrick'in çektiği ve bana göre sinema tarihinin en iyi filmi olan 2001: A Space Odyssey (Her ne kadar en sevdiğim filmi Barry Lyndon olsa da) filminin aslında senaryosu olacakken romana dönüştürülmüş başyapıt olarak nitelendirebileceğim kitap. Daha önce dört defa izlediğim bu filmi artık çok daha iyi bir şekilde anlayabiliyorum. Filmi gibi kitabı da oldukça yordu beni ve doydum sanırım, serinin diğer kitaplarını ne kadar merak etsem de okuyacağımı düşünmüyorum. (Kitaptan sonra filmi her an beşinci kez izleyebilirim.)
2001: Bir Uzay Destanı
2001: Bir Uzay DestanıArthur C. Clarke · İthaki Yayınları · 20161,303 okunma
685 syf.
·
Puan vermedi
·
28 günde okudu
"Bana sorarsanız, insanın ahlak kavramlarının arasında en hımbıl olanı, uyansa bile en çabuk uyutulabileni, "vicdan" ve "pişmanlık"tır. Hatta kimilerinde bu kavram hiç uyanmaz!" (S.452) "Zaman, mideleriyle sinirleri sağlam olan ve de beyinlerini pek yormayan kişilere karşı hep insaflıdır." (S.462) Sadece 52 yıl yaşamış ama kitaplara aşık bir yazar olmuş Thackeray. Kitapları arasında en ünlüsü Gurur Dünyası olsa da Stanley Kubrick, The Luck of Barry Lyndon kitabının filmini çekerek çok sayıda Oscar kazanmıştı. Gurur Dünyası'nin da bir filmi var ama kitapla alakası olmadığı hissine kapılınca 15 dakikadan fazla izleyemedim. Kitap #ölmedenönceokunacak1001kitap tan biri. Kitapta Becky Sharp isminde olağanüstü ihtiraslı bir kadın başrolde olsa da ki yazar kitabın bir kahramanı olmadığını söylüyor, onunla hemen hemen aksi bir karakter olan Emmy'den sanki biraz daha fazla söz ediliyor gibi. Yaklaşık 700 sayfa ve tam bir İngiliz Klasiği. Yazar bazen araya girip yorumlar yapıyor bazen de bölüm sonlarında laf vurup geçiyor ve kitabın sonlarına doğru sanki karakterlerin arasında gibi davranıyor. Waterloo savaşı döneminde yaşayan halka ve hatta Avrupa toplumuna karşı yer yer eleştiri yapsa da milli duyguları kabartmak adına yaptığı çıkışlar da göze çarpıyor. Biraz Dickens biraz Austen havası hissedilmekle birlikte fazlasıyla klasik bir hikaye. (Dickens'ın zekası hep daha çok zevk vermiştir. ) Klasik okumayı seven, özellikle genç erişkin döneme daha çok hitap edeceğini düşündüğüm bir eserdi. Keyifli okumalar dilerim.
Gurur Dünyası
Gurur DünyasıWilliam Makepeace Thackeray · İmge Kitabevi Yayınları · 2006104 okunma
Reklam
"Tüm sinema aşıkları çok iyi bilir ki Stanley Kubrick bir şey yapmak isterse, onu yapardı. İstediği imkansız gibi gözükse de elde edene kadar peşini bırakmazdı. "Bir gün, Barry Lyndon filmini yönetirken yalnızca mum ışığını kullanarak bir sahne çekmek istedi. Bu zorlukla başa çıkılamayacağını düşünen ışıkçı bunun imkansız olduğunu söyledi. Çalışanlardan biri Kubrick'e mitolojik bir karakter olan İkarus'un hikayesini anlatmaya koyuldu; babası Daidalus'un yaptığı balmumundan kanatlarla uçarken güneşe fazla yaklaşan İkarus'un kanatlarının yandığını hatırlattı ünlü yönetmene. "Kubrick herkese baktıktan sonra şöyle dedi: "İkarus'un hikayesinin anlatmaya çalıştığı tek şey balmu­munun güneşe yaklaşmak için doğru bir materyal olma­dığı. Kanatları yaparken daha çok düşünmelilerdi."
Sayfa 156
48 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Etkileyici bir çöküş öyküsü
Bir çöküşün öyküsü bize gözden düşen bir leydinin küçük bir kasabaya sürülmesi ve burada yaşadığı psikolojik çöküşü anlatıyor. Stefan Zweig'ın çoğu öyküsünde olduğu gibi karakter tahlilleri yine çok iyi. Ana karakterimiz sadece başkalarıyla var olabilen bir ilgi canavarı; başkalarının onu konuşması, kıskanması, iyi ya da kötü herhangi bir ilgi göstermesi olmadan varolamayan bir karakter. Biz de bu kısa öykü boyunca karakterimizin tekrar varolabilme çabasını okuyoruz. Karakterin psikolojisi çok iyi yansıtılmış bu 50 sayfalık öyküyü herkesin okumasını tavsiye ederim. Ayrıca öyküyü beğenenler The Favorite ve Barry Lyndon filmlerini de sevebilirler.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202176,8bin okunma
Aristokrasi’nin onulmaz sıkışmışlığı dediğim fotoğraf.
Barry Lyndon (1975, Yönetmen: Stanley Kubrick) filminden meşhur bir kare.
Barry Lyndon-Stanley Kubrick
"İlk aşk! Genç bir adamda ne değişiklikler yaratır. O tatlı heyecan, erkeğin kalbinden taşar. Sevgisi, bir kuşun cıvıldaması ya da bir gülün toprakta bitmesi gibidir."
Reklam
48 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
''Bir Çöküşün Öyküsü'' Üzerine
Kahramanımız, Fransa Krallığı için devrime önayak olan XV. Louis Dönemi'nden nasibini almış aristokratlardan birisi. Şaşalı geçirdiği saray hayatından sonra bir köye sürgün ediliyor. Bu anda bile aslında hikayenin ne şekilde seyredeceğini, kahramanın neler hissedeceğini ister istemez tahmin edebiliyoruz. Ancak yazar, tepeden çakılmanın nasıl bir şey olduğunu iliklerimize kadar hissettirmeyi ustalıkla başarmış. Adeta kelimeleriyle yalnızlığı, yokluğu ve melankoliyi bir kişiliğe büründürmüş. Öyle ki uzansak dokunacak gibiyiz. Kitap biraz da bana Stanley Kubrick'in ''Barry Lyndon'' filmini anımsattı. Ve filmin sonunda yer alan şu sözler tekrar zihnimde belirdi: “It was in the reign of George II. that the above-named personages lived and quarrelled ; good or bad, handsome or ugly, rich or poor, they are all equal now.”
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202176,8bin okunma
Sənlə həmişə dostcasına bir münasibətimiz olmağını istəmişəm. Ancaq bunu açıqca deyim : Qarşımdakına, mənə davranıldığı kimi davranıram. Əvvəl heç bir lorda vurmamışdım, lakin məni sövq eləsən, buna çox tez öyrəşərəm. Barry Lyndon-Stanley Kubrick
Gerçekliğin hayaleti sinema, televizyon aracılığıyla gerçekliğin kendisi haline gelir. Baudrillard bunu iletişim araçlarının tamamına yayarak simülasyon evrenine (yani tüm toplumsal yaşam ve düzene) yeniden üretilen imgeler aracılığıyla bir gerçeklik duygusu katılmaya çalışılmasından söz eder gibidir. Bize göreyse sanki insanlar tüm kültür ve iletişim araçları aracılığıyla yitirdikleri gerçeklikten tamamen kopmaya karşı bilinçsiz bir şekilde direnirler. Aksi takdirde modern toplumların böylesine çılgın bir iletişim düzeni oluşturma ve sınır” sız film üretme arzusu duymaları başka nasıl açıklanabilir? Bunun en güzel örneklerinden biri de tarih içerikli filmler değil midir? Baudrillard tarihin sona ermesinden sonra tarih filmlerine duyulan ilginin arttığını ve he! geçen gün giderek daha çok tarihsel olayları anlatan filmler üretildiğinden söz eder.(özetle Barry Lyndon ve sonrası diyebiliriz).
Sayfa 910 - Oğuz AdanırKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.