"Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar, bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir; dördüncüyü atar alevlerin içine. Birini yaralar, öldürür ötekini. Aynı anda çıkıp sönen bir şimşeğe benzer. Geceleyin saklar şafakta zapt edilecek olan kaleyi. Çünkü dayanacak güç yoktur karşısında."
Yavrularını bir tehlikeye karşı korumak için, önlerinde kanatlarını genişçe açarak dikilen bir tavuk görür gibi oldunuz, değil mi? Civcivlerini korumak isteyen bu tavuklar bazen korkunç olurlar.
Bizim dünyayı kavramamizi kolaylaştıran, bilinç ile birlikte duygularımızın canlılığıdır. Duygularımız işin içine karışmadan bilincin yaptığı seçim bazen dünyayı alabildiğine sığlaştıran ve çirkinleştiren menfaat örgütlenmesine götürebilir.
"Bazen kendimi yaşlı bir insan gibi hissediyorum; gördüğüm, yaşadıklarım, okuduklarım, acısıyla kıvrandığım düşünceler sanki içimi şişirmiş, beni ağırlaştırmıştı."
Gerçek cesaretin ne olduğunu, cesaretin bir insanın eline bir silah alması anlamına gelmediğini görmeni istedim. Daha başlamadan yenileceğini bildiğin halde başlamak ve ne olursa olsun sonuna kadar devam etmek demektir cesaret. Nadiren olsa da bazen kazanırsın.
Metaforlarım beni bile sıkıyor bazen ama buna engel olamıyorum.
Bana ağaçlardan ve denizden söz et.
Denizin,bakıştığı gökten rengini almasına istinaden yakında ben de maun rengine dönüşebilirim kuvvetle muhtemel.
Zarif bir hanımefendi oldum.
Artık suyu,şarabı şişeden içmiyorum.
Ve bir mendil taşıyorum yanımda kırık beyaz.
Beni böyle daha çok seviyor musun?
Beni seviyor musun?
aç parantez (herhangi bir şeyi ya da) kapa parantez;
Hiç sevdin mi?
//Hlnr - sonu gelmeyenler