Betül Başıbüyük

Betül Başıbüyük
@bbasibuyuk
Zendagi migzara...
Tarih, kimilerine karşı sevgiyle yaklaşırken, kimilerine karşı acımasız davranıyordu. Kimilerini birbirinden koparırken, kimilerini birleştiriyordu.
Sayfa 576Kitabı okudu
Reklam
Vatan düştükçe, bazı insanlar yükseliyor, millet bahtına küserken, bazıları şans atına binmiş koşturuyordu. Evet, aralarında Enver Paşa'nın da bulunduğu günün kazananlarından bahsediyorum. Ortalıkta hiçbir büyük zafer yokken, memleketin hali içler acısıyken, sahi bu neyin zaferiydi, neyin muvaffakiyeti? Edirne'yi geri almıştık ama çok daha büyük bir toprak parçasını kaybetmiştik. Millet yokluk içinde kıvranıyordu. İstikbalde neler olacağı meçhuldü, güzel günlere olan inanç kaybedilmişti, hiç kimsede umut kalmamıştı, yılgınlık sert bir rüzgâr gibi memleketi kasıp kavuruyordu ve hepsinden daha mühimi Harb-i Umumi kapıdaydı. Şimdi akıllı olma zamanıydı, dış siyasette maceraya değil, ustalıkla planlanmış bir sulh stratejisine ihtiyaç vardı. Cemiyetteki genel kanı da zaten bu yöndeydi, Talat Bey olsun, Cemal Bey olsun, Cavit Bey olsun kimse bu kanlı çarpışmada taraf olmak istemiyordu. Ama ülke siyasetine yön veren hakikat, sağduyudan çok, kuvvetle alakalıydı. Kuvvete sahip olan, söze ve karara da sahip olur. Ve son dönemde cemiyetin, hükumetin ve memleketin en kuvvetli adamı ne Talat ti, ne de Cemal. 1908 yılından bu yana yıldızı anbean parlayan, "Hürriyet Kahramanı,""Edirne Fatihi" ve şimdi de sarayın damadı olan Enver Paşa'ydı.
Sayfa 577Kitabı okudu
"Hayatta iki tür insan vardır. Rüzgarın önünde savrulanlar ve rüzgarı önüne katanlar."
Sayfa 626Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Siyasi partilerde münevverlerle, teşkilatçılar arasında bir uyum olmalıdır. Biz münevverler, teşkilatçılar gibi milletin arasına kolayca giremeyiz. Bilmenin getirdiği sorumluluklar ve sıkıntılar vardır. Ama bir teşkilatçı için tek sorumluluk, güçlü bir cemiyet kurmaktır. Bu maksada ulaşmak için ahaliyi ikna etmesi yeterlidir. O sebepten çoğu zaman ne ahlaki değerlere aldırırlar, ne partinin prensiplerine. Üstelik biz münevverlere de kızarlar, onları engelliyoruz diye. İttihat ve Terakki Fırkası'nda da bu oldu. Teşkilatçılar, askerlerle el ele verip, cemiyetin münevverlerini tasfiye ettiler. Ama bizimle birlikte prensipler de tasfiye oldu. Artık ne hürriyet umurlarında, ne eşitlik, ne kardeşlik ne de adalet. Talat Bey de, Enver Paşa da 1906 yılındaki o inanmış inkılapçılar değil artık. Yıkmak istedikleri rejimin bizzat kendisine dönüştüler. Abdülhamit'te tenkit ettikleri ne varsa, bugün hepsini kendileri yapıyorlar. Belki de daha fenasını.." Alaycı bir gülümsemeyle adeta dikte ettirir gibi işaret parmağını havada salladı. "Raporuna şöyle yazmanı istiyorum. Ben Ahmed Rıza, millete hiçbir zaman yalan söylemedim, ne millete ne de cemiyete. Yirmi yıl önce ne dediysem bugün de aynısını savunuyorum. Ama cemiyetin bugünkü liderleri hem kendi ideallerine, hem de kendi tarihine ihanet etti. İşte bunun için ne millet, ne de tarih affedecek onları."
Sayfa 630Kitabı okudu
Onları suçlama, ne yapsınlar, hakikat o kadar berbat ki, çaresiz yalana sarılıyorlar.
Sayfa 645Kitabı okudu
Reklam
Yaşadığım o yirmi yıllık fırtınalı hayat bana şu hakikati öğretti: "Devletin derinlikleri, toprağın derinliklerinden daha karanlıktır."
Sayfa 739Kitabı okudu
İlk mektubumu yazarken şöyle demiştim: Ölüm, şehirlerimizi kaybetmeyle başlar, vatanımızı kaybetmekle neticelenir. Sahi neydi vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Şimdi farkına varıyorum ki, benim için bir tek vatan varmış,o da sensin... Seni kaybettiğim anda vatanımı da yitirmeye başlamışım. Evet, ağır ağır ölüyorum..
Sayfa 739Kitabı okudu
Kulakların zarını yırtacak kadar kuvvetli bir sessizliği işittin mi ?
Sayfa 652Kitabı okudu
Victor Hugo'nun söylediği gibi "Zamanı gelmiş fikirden daha güçlü hiç bir şey yoktur." Fakat bu fikrin başarıya ulaşması için elbette bedel ödenmesi, cesaret gösterilmesi gerekiyordu.
"Zamanı gelmiş fikirden daha güçlü hiç bir şey yoktur."
Victor Hugo
Victor Hugo
Reklam
Demek ki sadece seçimlerimiz değil, rastlantılar da belirliyormuş insanın hayatını...
Evet, acı, hep acı, ve keder. Ne yazık ki ömrümüzün büyük durakları bu ızdıraptan ibaret...
Sayfa 125Kitabı okudu
Hayat, her zaman hakikatin üzerinde yükselir ve gerçek bir maceranın verdiği hazzı, hiç bir roman veremez. Kim bilir ne maceralar bekliyor bizi bu hayatta...
Sayfa 169Kitabı okudu
Teferruata girip canını sıkmak istemiyorum ama şu kadarını bil ki, öldürülmek dışında hepsini yaşadım bu zulümlerin. Lakin mağlup olmuş insanların mazeretlerini kimse dinlemez... Ne mazeretlerini, ne çektiği acıları, ne hayal kırıklıklarını, hatta ne de özürlerini... Mümkünse bu dünyada mağlup olmayacaksın... Zayıf düşmeyeceksin, tökezlesen de yıkılmayacaksın, yıkılırsan kimse kaldırmaz seni düştüğün yerden. Çiğnenip gidersin çizmelerin altında...
Sayfa 173Kitabı okudu
103 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.