80 syf.
7/10 puan verdi
Clara Janes, çağdaş İspanyol şiirinde önemli bir isimmiş, sayısız ödülü varmış. Adenli Adam, şiirsel dili ve anlatımıyla bu durumu buram buram yansıtan bir kısa roman... Mavi gözlü, sarışın yabancı bir kadının turistik amaçla geldiği Yemen'de Adenli bir erkekten etkilenip kendini bir Arap kadını olarak hayal etmesi ile başlıyor hikaye. Burada başına gelen bir olay ile birlikte onun ruh halini, Doğu insanının suretinde gördüğü hislerini, Doğu ve Batı kültürünü karşılaştırarak çözmeye çalışan bakış açısını okuyoruz. Burada, Doğu'da, erkekler tarafından sadece bir bedenden ibaret olan kadınlara öykünüp onlardan biri olmayı hayal ederken yaşadığı iç çatışmayı, etkilendiği Adenli Kays'i tasvir etme biçimini başarılı buldum. Benim severek okuduğum bir eser oldu Adenli Adam. Çağla Soykan çevirisini de başarılı buldum. .. .. "Doğanın parçası olmanın verdiği özgürlüğü istiyorum, sadece akılcı olanın sahte tarafını, katmanları göz ardı etmek, keçilerin yanında, toprağın üzerine oturmak, ırmağa girip boy verene kadar ilerlemek, yağmur suyunda hayr-ı âlâ ya da zevklerin en yücesiymişçesine ıslanmak ve belki de bedenime aşkı gözü kapalı buyur etmek, beni ele geçirişini, bende kök salışını, beni dönüştürmesini hissetmek istiyorum." ..
Adenli Adam
Adenli AdamClara Janés · Everest Yayınları · 20234 okunma
Akdeniz’in bazı bölümlerinin Araplar tarafından ele geçirilmesinden sonra, Bizans sanatı, “ikonakırıcılık” denen bir evreden geçti. Daha sonraki Protestanlığı anımsatan bir aşırı dindarlık, beşinci ve altıncı yüzyılda yaygın olan tasvirlere-tapma uygulamasını putataparlık olarak görüp mahkum etti. Yedinci ve sekizinci yüzyıllarda, belki de Müslümanlığın tasvir karşıtı etkisi altında Bizans sanatı, sadece süslemeli zeminin canlandırmasına indirgenmiş oldu.
Reklam
Serhat Akdeniz yazdı... EFELYA ROMAN İNCELEME Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi". Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
318 syf.
·
Puan vermedi
Öyle çok övülüyor ve tavsiye ediliyordu ki büyük bir beklentiyle başlamıştım, biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Aslında tarih severim ama neden bilmiyorum okurken fazla sıkıldığımdan yanına birkaç kitap eklemek zorunda kaldım ve bitirmem fazla uzun sürdü. Betimlemeler hoş, İran'ı ve doğu kültürünü yakından tanımak hoş lakin fazla mı uzatılmış yoksa olaylar mı ilgimi çekmedi bilemiyorum. Gerçek mi diye fazla sorgulamam da beni uzağa itmiş olabilir çünkü Alparslan, Melikşah gibi dünyada önde gelen Türk liderlerinin pısırık işe yaramaz gibi tasvir edilmesi beni fazla rahatsız etti. Bence abartmıyorum Türk tarihi küçümsenmiş, komik. Amerika'nın iyilik meleği gibi yansıtılışı da apayrı komikti... Tarihsel bilgilerini fazla sorgulamam beni soğuttu ama kitabın iyi yönleri de var elbette, yazarı Doğu'nun Limanları'nda tanımış ve sevmiştim ben, beklentim belki o yüzden de yüksekti. Yazarın bilgi düzeyi yüksek ve kitap da yararlı bilgiler içerdiğinden kültür genişletmesi yapıyor ama yukarıda da değindiğim gibi o bilgilerin doğru olup olmadığını sorguladım, yine de bir şeyler öğrendiğimi inkar edemem. Rubaiyat'ın Titanik'te battığı bilgisi beni şaşırttı mesela, Ömer Hayyam'ı da tanımış oldum. Sıkıldım evet ama okuması keyif de verdi bir yandan, olay örgüsü sıkmış olsa da yazarın dilinin akıcı olduğunu düşünüyorum. Sanırım Afrikalı Leo'da yeniden görüşeceğiz, elveda Semerkant.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,3bin okunma
Belki de tam da bu nedenledir ustası Schopenhauer’dan daha karanlık bir dünya tasvir etmesinin nedeni. Bize kendi ışığımızı, yine içimizdeki, kendimize ait güç­le yaktırabilmektir onun bütün çabası. O, “Tanrı öldü!” diye her bağırdığında bizden Tan­rıyı çok daha güçlü bir şekilde var etmemizi ister. Onun her “inançsız” cümlesi aslında bizi inanca daha çok yaklaştırmak içindir. Onun bütün zifiri karanlığı kendi aydınlığımızı bulabilmemiz için çok uzaklardan gelen güçlü bir çağrıdır aslında.
Sayfa 9
Gülmek, nadiren tutturabilir doğru ölçüyü; insanlar "gülmekten çatlarlar." Başkalarına da sirayet eder, "bulaşır" onlara. Vahim sonuçları olan bir hastalıktır, zira gülmekten "kırılır", hatta "ölürsünüz". Hayatta kalırsanız da, bir tür sara tehdidine yol açar sarsıla sarsıla gülmek. Şaşkınlığa ve dehşete kapılan gözlemcilerin defalarca tasvir etmiş olduğu o kasılma, yüz hatlarını çarpıtıp buruşturmakla kalmaz, beynin bütün yüzeyine hücum eder, nöronları havai fişekler gibi vahşice oradan oraya savurur, sinapsları kenetlendikleri yerlerden kopartır. Yine de gülmek belki de tam bu nedenle bir ilaçtır. İnsanın benliğiyle ilişkisinde bir kriz söz konusuysa, şifa olur. Özgürleştirici bir etkisi vardır. Yaralı ruhu onarır. Kalbi açar ve ötekiyle kolayca köprü kurmayı sağlar. Gülen kişi olmuş olan her şeyi silkeler üzerinden, yeniden kuvvet kazanır. Durumun ciddiyetine bir an ara verilir; nefes alıp gayrıciddilik sayesinde yeniden biraz alan kazanmayı mümkün kılan bir andır o. Durum o kadar mı ümitsizdir? Güleyim bari!
Reklam
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Sis: Varoluşsal Bulantının Sisli Perdesi
Bugün sizlere Miguel de Unamuno'nun "Sis" adlı romanından bahsedeceğim. Romanı bitirdikten sonra aklınızda kalan tek şey "Sis" gibi olacak, eminim. Romanımız, Augusto Pérez adında bir adamın kafasının içinde dönen fırtınaları konu alıyor. Adamımız, Bilbao'da yaşayan, sıradan bir hayat süren bir profesör. Fakat bu
Sis
SisMiguel de Unamuno · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20234,826 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
!spoiler içerir!
Nedense
Perihan Mağden
Perihan Mağden
'in bu kitabını korkarak, ürpererek okudum. Kitabın diziye özel baskısının arka kapağında yazan cümledeki gibi: "Kırık bir kalbin romanı, aynı zamanda tekinsiz bir gerilim." O tekinsizlik yoğun ve başarılı bir şekilde nakşedilmiş. Anne ile kızının kaçış hikayesi bu. Romanın adını herkes kendine göre yorumlayabilir.
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?Perihan Mağden · Everest Yayınları · 2023571 okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Dostoyevski’nin belki de en karamsar yıllarını yansıttığı eseri ; Aleksandr Petroviç ile tasvir ettiği bu yolculuk belki de kürek yıllarında ruhunu en çok inciten yıllardı okurken ne kadar üzüldüğümü fark etsem de prangalarına; bize bu tasviri güçlü, prangalı ,kafaları tıraşlı bir yığın adamla umutsuzluk içinde geçen yıllarıyla aksettiği acılar herkesin ruhuna dokunacaktır
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,4bin okunma
472 syf.
·
Puan vermedi
Okuyalı epey bir zaman olmasına rağmen en etkilendiğim kitaplardan. Ülkemiz uğruna canını vermiş gelmiş geçmiş bütün şehitlere bir selam mahiyetinde bir kitap. Özellikle de tasvir edilmiş olan hayat hikayelerindeki büyük cesaret örneklerine hayran kaldım. İnsana bu gücü veren nedir, ne değildir belki hiç yaşamadan bilemeyeceğiz ancak bildiğim bir şey varsa kahraman olmak, nesillerce tanınmak, hayatından kesitlerin insanlarca okunması ve bilinmek dünyanın en güzel özelliği olsa gerek ve bu kitap bunu başarmış 18 Mart’ta paylaşmayı çok istemiştim ancak kişisel sebeplerden mümkün olmadı. Okuduğum için ve varlığından haberdar olduğum için minnettarım.
1 Şehit 1 Öykü 1 Şiir
1 Şehit 1 Öykü 1 ŞiirKolektif · Ahir Zaman · 20246 okunma
Reklam
İşte şimdi, evet şimdi, gerçek yalnızlığın ne olduğunu anlıyordu (çirkin olmayan, tamamen lambri kaplı bir oda, geniş bir yatak, bir masa, pek rahat olmayan bir divan, bir dolap)Yemekte herkes ona çok nazik davran- mış ve şerefine bir şişe şarap açılmıştı ama işte şimdi, hiçbiri kendisine aldırmıyordu, şimdiden kendisini tamamen unutmuşlardı (yatağın üzerinde tahta bir haç, öbür yanında ise bir efsaneyi tasvir eden ancak ilk lafları okunabilen eski bir gravür vardı: Humanissimi Viri Francisci Angloisi Virtutibus). Bu uzun gece boyunca hiç kimse ziyaretine gelmeyecek; bütün kalede, hatta sadece kalede değil tüm dünyada, tek bir insanoğlu kendisini düşünmeyecekti. Herkesin kendi meşguliyeti vardı, herkes kendi kendine zor yetiyordu, hatta annesi bile evet belki de annesi bile şu anda başka şey düşünüyordu, tek oğlu Giovanni değildi, bütün bir gün onu düşünmüştü şimdi sıra biraz da ötekilerdeydi.
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bilim Kurgu ve Felsefenin Tatmin Edici Karışımı
Kitap konusu itibarıyla klişe olma ihtimali yüksek gibi durabilir. Klasik Hollywood filmlerindeki uzaylı tasvirlerini bilirsiniz; büyük kara gözlü, küçük, kısa, zayıf insansı varlıklar. Ya da Kurtuluş Günü filmindeki gibi bir istila. Hatta
Dünyalar Savaşı
Dünyalar Savaşı
kitabındaki gibi bir istila. Bu kitapta yazar dünya dışı ileri teknolojiye sahip zeki varlıkları
Üç Cisim Problemi
Üç Cisim ProblemiCixin Liu · İthaki Yayınları · 2020918 okunma
.... LİBERAL AHLAKIN ELEŞTİRİSİ Liberalizm, en genel tanımıyla: bireyselliği, kişisel özgürlükleri, serbest alım-satımı destekleyen, devlet otoritesini olabildiğince azaltan, bireysel tatmin ve karı olabildiğince arttırmayı hedefleyen felsefi düşünce akımıdır. Sadece felsefi görüş demekten hoşlanmıyorum aslında. Liberal düşünce siyasi ve ekonomi
Atatürk'ü Gerçek Tarihçi ve Yazarlardan Okuyun!
Sürekli "gerçek tarih bu değil" diye ortalıkta gezenlerin "gerçek"lerini bilemiyorum; ama "hakikat"leri yazan ve konuşan tarihçilerin, tarih kitaplarının peşinden gitmeye devam ediyorum. Daha önce "Atatürk'ün sevdiği kitaplar"la ilgili paylaşmış olduğum iletimi okuyan ve hâlâ okumaya devam eden herkese
192 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
(arkakapakyazısı) “Yatağa mahkum olan dedektif Alan Grant, sorgulayıcı zihninin boş durmaması için kendini meşgul edecek bir şeyler bulmayı ummaktadır. Geçmişin arşivlerinde teselli arayan Grant, onu uyanık olduğu her an oynayabilecek bir gizeme rastlar, tarihi yeniden şekillendirilecek bir gizeme … Plantagenet Hanedanlığı etrafındaki
Zamanın Kızı
Zamanın KızıJosephine Tey · Sahi Kitap · 202317 okunma