Vazgeçtim
Ne zaman umrumda ne mekan benim Yarından vazgeçtim dünden vazgeçtim Ne bu ömür benim ne de can benim Ben seni göreli benden vazgeçtim Derde hedef oldum sen oksun diye Güllere yalvardım sen koksun diye Sen yoktun yanımda sen yoksun diye Akşamdan geceden günden vazgeçtim Sensiz ne yurdum var ne yerim dedim Senden sorarlarsa ne derim dedim Belki kavuşursam üzerim dedim Ben senin uğruna senden vazgeçtim
Serdar Tuncer
Serdar Tuncer
İnsan vücudu tatile giderken ne bulursanız tıkıştırdığınız bir bavul gibi. Bir kere açarsanız bir daha katiyen aynı şeyleri içinize sığdıramıyorsunuz. Benim de bu tamirat işlemi sonucunda, bütün organlarımı hatırladığım kadarıyla yerlerine yerleştirdikten sonra bir parçam dışarıda kaldı. Artık kalbimi dandik bir pazar poşetinde taşıyorum.
İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
hadi gel gezelim o yerleri baştan belki de buluruz o sevgili günleri
Nezaket, son zamanlarda (belki de hep) dünyada eksikliği duyulan şeylerden biriydi.
Herkes bir arayış içinde, herkes gerçek mutluluğu, kalıcı huzuru arıyor, belki de hepsinin ve her şeyin ardındaki mutlak hakikati..
304 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
Hani öykü kitabı alırsınız ve içinde farklı farklı birçok öykü olur ya işte bu kitabı da öyle düşünün. İçerisinde bulunan 4 ayrı bölüm var ve her bölüm kendi konu başlığıyla ilgili mitleri, destanları ve tarihi olayları akıcı ve anlaşılır bir şekilde hikayeleştirerek bizlere aktarıyor. Belki bazı anlatılanları biliyor da olabilirsiniz ancak birçoğunun bu şekilde tek kitapta toplanmış olması benim hoşuma gitti. Ayrıca anlatılan her hikayenin ya da destanın sonunda kıssadan hisse misali kutucuk içerisinde 2-3 cümleyle açıklamalar bulunması da diğer beğendiğim bir noktasıydı kitabın. Genel kültür anlamında bireylere katkısı olacağını düşündüğüm bir eser. Kitabın yazarı Hüseyin Özdemir bir tarih öğretmeni ve tarihi sevdirebilmek adına böyle bir eseri kaleme almış, ağdalı dilden uzak anlatımıyla da tarihi okumalara ön yargınızı kıracak nitelikte bir yapıt ortaya koymuş bence. Zaten kendisi de tarih derslerinde anlattığı hikayeleri öğrencilerinin ısrarı üzerine kitaba dönüştürdüğünü önsöz kısmında açıklıyor. Son olarak kitabın bölümlerini aşağıya sırasıyla yazacağım, tavsiye ederim. 1. Bölüm: Dünya Medeniyetleri Tarihinden 2. Bölüm: İslam Öncesi Türk Tarihinden 3. Bölüm: İslam Tarihinden 4. Bölüm: Türk-İslam Devletleri Tarihinden
Mitolojiden Tarihe Seçme Hikayeler
Mitolojiden Tarihe Seçme HikayelerHüseyin Özdemir · Ötüken Neşriyat · 201921 okunma
Reklam
İslam neden bildiği yoldan gitti ve Bir Akıl Çağı, bir Aydınlanma ve bir Hümanist Devrim yaşamadı? Bazı tarihçiler Kuran'daki savaşa çağıran bölümlere işaret ediyorlar, ama bizim soykırıma çağıran kutsal metinlerimizle karşılaştırıldığında bunların hiçbir önemi yok ve hiçbiri zekice tefsirlerle ve zamanla değişen normlarla üstesinden
- " Senin kadar bilgili bir adamın niye çorak bir yamaçta çiftçilik yaptığını merak ediyorum." - " Çünkü cesaretim yok. Sorumluluğunu üstlenemedim hiç. Yüce Tanrımız bana ismimle seslenmeyince ben O'na seslenebilirdim, ama seslenmedim. İşte üstünlükle sıradanlık arasındaki fark. Yaygın sayılabilecek bir illet. Ama sıradan bir adam için üstünlüğün yeryüzündeki en yoğun yalnızlık olduğunu bilmek iyi bir şey. " - " Üstünlüğün de dereceleri yok mu? " - " Sanmıyorum. Küçük bir büyüklük olabilir demek gibi bir şey. Hayır. Bence o sorumlulukla karşı karşıya kaldığında seçimi sadece büyüklük ve sen yaparsınız. Bir yanda sıcacık bir dostluk, tatlı bir anlayış, diğer yanda soğuk, yalnız üstünlük. İşte bu noktada seçimini yaparsın. Ben sıradanlığı seçtiğim için memnunum ama diğerinin nasıl bir mükâfatı olacağını nereden bilebilirim? Çocuklarımdan herhangi biri de üstün olmayacak belki. O şu anda seçme hakkıyla ilgili olarak kıvranıyor. Seyretmesi acı veriyor insana. İçten içe evet demesini istiyorum. Tuhaf değil mi? Bir babanın, oğlunun üstünlüğe mahkum olmasını istemesi! Ne müthiş bir bencillik olmalı. "
Sayfa 291
" Sahip olduklarını düşündüğümüz özelliklerine dayanarak onları adlandırmak hata olur. Yanılıyor olabiliriz, hem de çok. Onlara yüksek bir hedef göstersek, layık olmak için çabalayacakları bir isim versek daha iyi olur belki. Bana adı verilen adam, Yüce Tanrımız tarafından ismiyle açık açık çağrılmıştı; hayatım boyunca hep dinledim durdum. Bir iki kere ismimin söylendiğini duyar gibi oldum, ama açık seçik değildi. "
Sayfa 291
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
A'lâ Sûresi / 1-2-3-4-5.Ayet Rabbinin yüce adını tesbih et (“Sübhâne Rabbiye’l A’lâ” de). O (her şeyi) yaratıp düzenine koyan (her şeyi) takdir ed(ip yarat)an ve ona göre de uygun yolu (ilham edip) gösteren,1 (yemyeşil) otlağı çıkaran, sonra da onu, kararmış/siyahımsı çer çöp haline çevirendir. Âyetteki “ğusâ” kelimesi, sel köpüğü anlamına da
Reklam
...sonra yabancılaşırız. Tüm hayatı boyunca böyle olan insanlar vardır, sonsuza dek genç olanlar, büyük talihsizliktir. İnsanlar anlatırlar, konuşurlar, söylerler, kelimeler bedavadır ve bazen kendiliğinden pervasızca taşarlar insandan. Her fırsatta çıkarlar ağızdan, sarhoş olduğumuzda, öfkelendiğimizde, umutsuzluğa düştüğümüzde, canımıza tak ettiğinde, heyecanlandığımızda, âşık olduğumuzda, dile getirilmesi uygunsuz olduklarında ama biz bunu hesap edemediğimizde. Ve birine zarar verdiğimizde. Hata yapmamak imkansızdır. Kelimelerin normalde sahip olduklarından daha kötü sonuçlar doğurmadıkları çok nadirdir. Ya da belki de biz bunu an-layacak kadar görmeyiz bunu, o kadar da olmadığını sanırız ama yalnızca söylediğimiz sözler yüzünden bir ömür süren felaketler yaşanır. Herkes hiç durmadan konuşur, her saniye binlerce konuşma olur, hikâyeler, açıklamalar, yorumlar, çekiştirmeler, itiraflar söylenir ve duyulurlar, kimse bunları kontrol edemez. Hiç kimse sözlerinin yaratacağı infilak ettirici etkiyi önceden göremez, hatta etki ettiğini bile fark etmez. Çünkü bu kadar kelime olmasına ve bu kadar ucuz ve anlamsız olmalarına rağmen çok az kişi bunları önemsememeyi becerir. Onlara önem verilir. Ya da önemsenmez ama yine de duyulmuşlardır.
Sayfa 221
"Bu adamı bütün ötekiler çok küçümserdi herhalde." diye düşündü yine yola koyulurken. Kral, kendini beğenmiş adam, ayyaş, işadamı... Yine de kaçık olmayan tek kişi o gibi geliyor bana. Belki de kendisinden başka bir şeyi daha düşündüğü için.
İnsan belki de en çok kendine yabancı... Okur1seher 🌿
Belki de insanlar kendi kendilerini düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı.
Sayfa 96 - EpubKitabı okuyor
Kur’ân Okurken Sallanmak
❁❁❁ Kur’ân okuyanlar arasında yaygın bir alışkanlık vardır ki, bu, Kur’ân okurken sallanmak ve hareket etmektir. İlim ehlinin bazısı, bunun Allah’ın Kitâbı’na karşı edebe aykırı olduğuna itibârla bundan sakındırmıştır. Zira Kur’ân tilâveti sırasında matlûb olan; insât (bütün azâların sekînetle Kur’ân’a yönelmesi) ve, hareket ve gereksiz davranışların terk edilmesidir. Öyle ki böylece okuyan ve dinleyen Kur’ân-ı Kerîm’i tedebbüre kendisini adayabilsin. Dolayısıyla bunu terk etmek gerekir. Hele bazı âlimler, bunun yahudilerin kitaplarını okurkenki âdetleri olduğunu zikretmiştir, biz ise onlara teşebbuhten/benzemekten nehy olunduk. Ebû Hayyân el-Endelusî de tefsîrinde (el-Bahru’l Muhît 5/218) buna benzer bir şey zikretmiş ve şöyle demiştir: «Mısır’da gördüğüm kadarıyla, bu eğilim Müslümanların çocuklarına da sirâyet etmiştir. Mekteblerde onların Kur’ân okurken sallandıklarını ve başlarını hareket ettirdiklerini görürsün. Halbuki bizim beldemiz Endelüs’te ve Mağrib’te şayet bir çocuk Kur’ân okurken sallansa, mektebin mürebbisi onu azarlayıp haddini bildirir ve ona “Sallanma, eğitiminde yahudilere benzemeyesin!” der.» Bununla birlikte ilim ehlinden bazısı, eğer bu sallanma hafifse -örneğin başın ve sırtın hafifçe ileri-geri hareket etmesi gibi- ve bunu canlanmak amacıyla ve uyuşukluğu gidermek için yapıyorsa, o zaman belki bunda beis olmayabileceğini söylemiştir. Fakat yine de, terk edilmesi evlâdır. [Hilyetu Ehli’l Kur’ân s. 129]
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.