Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayır, yaşadığıma inanmıyorum. Hayır, çokça, derinlemesine, yoğun yaşadığıma inanmıyorum. Ben de herkes gibi bir alçak, bir yavan, bir hadımım! Resimlerle tasvir edilmiş koca bir dünya vardır odamda: kartondan adamlar, kıtıktan kadınlar, dumandan dağlar. Bu şeylerin hepsini güzelce düzene koydum ve bazı güneşli günlerde bunların hepsi harika bir görüntü oluşturuyor. Ve odamda kalıyorum. Bu benim bütün dünyam ve bütün hayatım; her gün ev tanrılarına dualar ediyor ve penceremin altından, sokaktan geçen, evlerinde benimki kadar şirin bir yapay dünyacığı olmayan insanların üzerine tükürüyorum.
İmparator Olamamış AdamKitabı okuyor
Mağlup mu desem mahçup mu? Ama ikisi de değil Ben garip, sen güzel, Dünya umutlu Öyle bir tuhafım bu akşamüstü…
Reklam
belki de sen kitapları okuyarak yaşadığına inanıyorsun! Dışarı çıkarken sen "bihaber", psikolojiden anlamayan ve edebiyatla beslenmeyen alçak halk tabakasına büyük bir hor görüyle bakacaksın. Kendi kendine, ben bir entelektüelim, bir seçkinim, bir düşünürüm, bir aristokratım, üstün bir kişiyim, kısacası bir elit üyesiyim, dersin. Dünya etrafımda dönüyor, dünya benim için yaratılmış. Eğer uymazsa, sahne tasarımcısına bir tekme atarım ve onu kendi başıma tekrar yaparım. Ve böylece kendimi pışpışlar ve eğlenirim; evimde meşhur eserlerin fotoğraflarından ve ünlü yazarların iyi yayımlarından başka şey bulamayacaksınız.
İmparator Olamamış AdamKitabı okuyor
(çiçek pasajında peynir) onun beyazlarını diledim, bir yıldızdan kopup gelmiş gibiydi ------eeeeee! yani atma. ------abartıyı çok seviyor bu şehir. bir duman aldı moskof! pislik!
Bir başkası değil de kendim olmayı istediğim için ben çok sık "hayır" dedim. Hayır diyerek başkalarından uzaklaşırız, kurallara karşı çıkar, yalnızlıkla baş başa kalırız. Ama tüm bunların karşılığında da özgürlüğümüzü kazanırız.
Yapı Kredi Yayınları
Ne olduğumu ben de bilmiyorum. Ama kara günler var önümüzde.
Sayfa 169
Reklam
Dünya benden ben olmamı istemedi. Beni ben olarak tanımadı. Ben de sırtımı döndüm işte, bu dünyaya —
Bir-zaman gelip tüm mutsuzlukların sonunun geleceği ve yalnızca sevinç ve mutluluğun hükümran olacağı, bu dünyanın cennet olacağı konusundaki düşünceleri - çok eskiden beri ve her dinde vardır bu - işitmişsinizdir. Ben buna inanmıyorum. Bu dünya hep aynı kalacak. Bunu söylemek korkunç, ama yine de bir çıkış yolu göremiyorum. Dünyadaki mutsuzluk bedendeki kronik romatizma gibidir; onu bir yerden sürseniz başka bir yere yerleşir, oradan sürseniz yine başka bir yere gider. Ne yapsanız iyileşmez.
Dünyaya düşkün yararcıyla dindar insan arasındaki fark budur. Bunlardan ilki, “Bak, ne kadar mutluyum. Para kazanıyorum ve kafamı dinle bozmuyorum. Onu araştırmak mümkün değil, zaten onsuz mutluyum ben,” der. Buraya kadar sorun yok, en azından yararcılar için. Fakat bu dünya feci bir yer. Eğer bu insan başka insanların canını yakmadan bir şekilde mutlu olabiliyorsa, yolu açık olsun. Ama eğer bana gelip, “Bunu sen de yapmalısın, yapmazsan aptalsın demektir,” derse ben de, “Yanlış düşünüyorsun çünkü sana zevk veren şeylerin benim için en küçük bir çekiciliği yok. Birkaç altın peşinde koşacak olsam hayatımın bir anlamı kalmaz! O zaman ölsem daha iyi!” derim. Dindar biri böyle cevap verir.
Bir Parça Delirmek
Haklı ya da haksız olmadan yazmak istiyorum, doğru ya da yanlış da sizin olsun. Söylediğim her şeye bir kulp takılabildiği için çekiniyorum konuşmaktan. Belki yazmak,fakat altına imzamı atamam zaman durmadığı müddetçe. Yürüsem suç,ayağa kalksam suç,konuşsam suç, susam belki suç. Ne de kaybolmak bir çare. Yalnızca kendimi duyumsamak,hissetmek istiyorum. Bakın işte,tüm bu kalabalık ve hengame içinde kaybolmadım ve ben de insanım, benim de kalbim var;bir bu anlaşılsın istiyorum. Kimseye kırılmayacak kadar korkuyorum,korkağım. Bir hakkım olduğunu serdedemem, korkarım üzerime çullanırlar diye. Korkarım,meramımı açarsam susturmaya çalışırlar diye. Bir çığlık atmak istiyorum o zaman yalnızca, ben ve siz beni duyun,hissedelim varlığımı,fakat ne dediğimi anlamayın ki suçlamayın beni yine. Şikayetçi değilim,başıma gelen her şeyin müsebbibi benim, biliyorum. Ölmeden önce yalnızca, gerçekten bir insanla konuşabilmek ve onda kendimi hissetmek isterdim. Tüm bunlar çok mu karışık? Belki de öyledir,fakat böylesi daha iyi. İnsanlar bilmedikleri değil, anladıklarını sandıklarının düşmanı çünkü. Ben anlaşılır sayılıp düşman kazanmak istemiyorum. Cesaretim yok.
Reklam
Az önce metrobüsten inip yürüyen merdivenlere geçtim, önümdeki hanımefendiye gayet çirkin bakışlar atan bir piçten rahatsız olup onu gözden kaçırmamak için hızlandım, tahmin ettiğim gibi Suriyeli'ydi. Önümdeki kadını karanlık bir bölgeye çıkan yolda takip etmeye başladı, üstelik ikinci bir piç de yanındaydı. Yol boyu peşlerinden ayrılmadım, hanımefendi evine girene kadar o piçler takip etti, ben olmasam kim bilir ne yapacaktılar. Türk halkına bunları reva görenin iki cihanda da ateş içinde kalmasını dilerim.
"Ben hep umutlara tutunmuştum. Umut etmek hem zehirim hem de panzehirimdi."
696 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Yükselme hırsıyla yanıp tutuşan ana karakterimiz Pip'in büyük umutları; servet, statü ve saygı kazanmayı amaçlamakla başlayıp gerçek sadakat, sevgi ve aile kazanmakla son buluyor kısaca. Bence de kazandıkları, kazanmayı amaçladıklarından daha değerli zaten. Kitapta özellikle maddi ve manevi eksikliğin, fazlalığın ve kazanma, kaybetme arasındaki gelgitin üstünde duruluyor. Yazarın kalemini ben çok beğendim, betimlemeleri darlayan türden değildi, başta yavaş ilerlese bile sonda çok sürükleyici hale geldi.
Büyük Umutlar
Büyük UmutlarCharles Dickens · Can Yayınları · 201714,1bin okunma
"Karşılaştığım her insan, bir bakımdan benden üstündür ve ben de bu sayede ondan yararlanırım. "
Sonra düşünüyorum: Eskiden ben de böyle giyinirdim. Özgürlüktü bu. Batılılaşmış, derlerdi buna eskiden.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.