Gerçek köle, hazlarıyla baştan çıkmış, kendisi için iyi olanı ne görebilen ne de buna göre hareket edendir; yalnızca kendi rızasıyla, tümüyle aklın rehberliği doğrultusunda hareket yaşayan kişi özgürdür.
Reklam
Kalabalığı yönetmek için, hurafeden daha etkili hiçbir şey yoktur.
bizler doğamız gereği bize umut veren şeylere kolaylıkla ve bize korku veren şeylere de güçlükle inanırız.
Destek Yayınları
“İnsan faydalı olanı aramaya, yani kendi varlığını korumaya ne kadar çalışırsa, o kadar fazla güç sahibi olur ve o kadar çok erdem kazanır...”
Destek Yayınları
“Yaptığımız şeyleri ister zorunluluktan isterse özgürce yapıyor olalım, her halükârda umudun veya korkunun güdümündeyizdir.”
Destek Yayınları
Reklam
Doğrusu, düşünceleri ve inançları yüzünden başlarına ne geleceğini bilmeyen insanların kendilerini daha çetrefilli bir üslupla ifade etmek zorunda hissetmeleri kaçınılmaz olsa gerekti.
Destek Yayınları
“Kalabalığı yönetmek için, hurafeden daha etkili hiçbir şey yoktur.”
Destek Yayınları
Yalnızca, kendi rızasıyla, tümüyle aklının rehberliği doğrultusunda yaşayan kişi özgürdür.
Destek Yayınları
Oldu mu şimdi Spinoza sjsjs
Her zaman kibar, ölçülü, soğukkanlı, sevecen, arkadaş canlısı olan Spinoza’nın en şaşırtıcı özelliği, birbirleri ile dövüştürmek üzere örümcek toplaması ve onlar kavga ederlerken kahkahalar atarak eğlenmesi olsa gerek.
Reklam
Kendi hesabıma, gücüm dahilinde olmayan bütün şeyler arasında en değer verdiğim şey, hakikati içtenlikle seven kişiler arasında kurulan dostluk bağıdır. Zira inancım odur ki şu koca dünyada kurulacak hiçbir bağ insana böyle bir sevgi bağı kadar huzur veremez.
Kimilerince “yoldan çıkmış bir tanrıtanımaz”, kimilerine göre ise “Tanrı’sı ile kendinden geçmiş bir adam” olan Spinoza’nın, hayatı boyunca kendisini hem dindarlara hem de dinsizlere karşı savunmak zorunda kalması; farklı kişiler tarafından hem teist hem de ateist olmakla itham edilebilmesi –ya da övülebilmesi– çok ilginçtir
Tanrı’yı yani Doğa’yı anlamak, insana adeta tanrısal bir neşe verir ve insanın ulaşabileceği daha üst düzeyde bir hoşnutluk yoktur.
Spinozist etik, neyin yapılması ve neyin yapılmaması ile ilgili değil, neye muktedir olduğumuz ve neye muktedir olmadığımıza ilişkindir. Gücümüzün neye yettiğine, bu gücü nasıl kullanabileceğimize, gücümüzün yettiği her şeyi nasıl gerçekleştirebileceğimize dair bir soruşturmadır ve yaşam da, etik de, hatta toplumsal varoluşumuz da, bu soruşturmanın sürekliliği ve nihai olarak da pratiğe dökülebilmesinden ibarettir.
Herhangi bir dinin topluluğu, bu dinlerin izleyenleri, ne hakla Tanrı’yı kendi akıl almaz dogmalarının oyuncağı haline getirebiliyorlardı? Spinoza kendisini; insanların bilgisizliğinin sığınağı haline gelmiş Tanrı’sını onların ellerinden kurtarmaya, Tanrı’yı tanrısal ışığın kendisi ile anlamaya ve anlatmaya adamaya adeta mecbur kalmıştı. Usunu, Tanrı’sının ona bahşettiği en nadide şeyi, bir zırh gibi giyinecek ve ona saldırmaya hazırlananlar ile savaşacaktı.
933 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.