Bir arzunun öyle ahlaksız olduğunu “söylemek” -ya da inanılması daha da güç bir soyutlamaya başvurarak bir arzusunun gerçeğe dönüştürülmesine kanuna aykırı saymak- bu arzuyu ortadan kaldırmaz. Dürüstlük dışında hiçbir şeyi ortadan kaldırmaz. Aldatmaca ortamına ilaveten A Yasası’nın hükümlerinde izin verilmeyen B Yasası hizmetlerinden yararlanmak amacıyla insanların “alçaldığı” bir yeraltı dünyası yaratır. Toplum kendini A Yasası’na uymaya zorlamak için silahlı serseriler tutar ama, her yıl daha büyük miktarlarda paralar B Yasası’nın sunduğu hizmetlerin gizlice keyfini çıkarmaya harcanır. Yeraltı dünyası varlığını sürdürüyor çünkü toplumun ona ihtiyacı var, onda ısrar ediyor, onu destekliyor (tabii ki aynı zamanda onu inkar edip yargılıyor)
Bir zamanlar öylesine saftım ki; yüksek mevkilerde oturan, iyi evlerde yaşayan, öğrenim görmüş ve bankalarda hesapları olan insanları saygı değer kimseler sanırdım.
Çünkü Don Kişot, düzenin rüzgârına doğru dönen yeldeğirmenlerine saldırdığı anda değil, tepe taklak edilip düşse de, hayalleri için yeniden ayağa kalktığında Don Kişot olur!