Son söz bölümünde yer alan şu satırlar, kıymetli eseri özetler niteliktedir;
"Ölümü mâtem değil de 'Şeb-i Arûs: Düğün Gecesi' haline getirebilmek, şerefli bir hizmet hayatı ile ölmesini bilenlerin kârıdır. Onlar ölmeden evvel ölmenin sırrına vâkıf olmuş bahtiyar kullardır."
Rabbim bizlere, hizmet şuuruyla bir ömür yaşayabilmeyi nasip eylesin (amin)
"Aşk sandığın kadar değil,
Yandığın kadardır...''
Hz. Mevlana
Bugün Hazreti Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî' nin Rabbine kavuştuğu gündür. Bugüne Şeb-i Arus yani düğün gecesi denir.
Hz Mevlana kendi ölümüne rabbine duyduğu aşktan dolayı sevgiliye kavuşma yani düğün gecesi demiştir.
Nitekim bir gazelinde;
"Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma...
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenazemi gördüğün zaman firak, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elveda elveda demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret, güneşle aya gurubdan hiç ziyan gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?
Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf`u ne diye kuyuda feryad etsin?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç.
Zira senin Hayy u Hu'yun, mekansızlık aleminin fezasındadır."
Bu manaya istinaden her yılın Aralık ayında
Vuslat Yıldönümleri çerçevesinde Şeb-i Arus törenleri yapılır.
Kitabın sonlarına doğru Erendiz Atasü'nün bu kitaba verdiği ismi nereden aldığını öğreniyoruz. Adalet Ağaoğlu'nun 1970'ler Türkiye'sinin egemen sınıfını anlattığı romanından, kitabın isminden yola çıkarak 21. yüzyılın hala değişmeyen egemen sınıfına; güçlünün çevresindekileri her şart altında korumaya aldığı, masumun sürekli