Bir seferinde cidden çok değerli kürkler hediye olarak verilmiş. Bunlar, benim öğrendiğime göre Hıristiyan olan hatunun meskenine konulmuşlar. Kâhinler kürkleri alıp giyerek mutat bir şekilde ateşin arasından geçmişler. Bununla birlikte haklarından fazla pay almayı becermişler. Fakat hatunun ev hizmeti ve hazinesine bakmakta olan kadın onları yakalatmış ve hatunun önünde azarlamış. Bundan kısa bir süre sonra hatun hastalanmış ve vücudunun çeşitli yerlerinde ağrılara yakalanmış. Hastadan fazla uzakta olmayan kâhinler çağrılmışlar. Kızlardan birine elini ağrıyan yerin üzerine koymasını ve orada bulduğunu tutmasını emretmişler. Kız buna uyarak emredildiği gibi yapmış ve elinin altında küçük bir parça keçe veya böyle bir şey bulmuş. Bir emir üzerine bunu yere koymuş ve bu şey adeta bir canlı gibi kıvrılmaya başlamış. Bunun üzerine suyun içine atılmış ve bu şey bir sülüğe dönüşmüş. Kâhinler, "Hatun bu herhangi bir cadıdır, seni cadılıklarıyla rahatsız ediyor," diyerek kendilerini ihbar eden o kadını suçlamışlar. Bunun üzerine bu kadını alıp kamptan atmışlar ve araziye bırakmışlar. Yedi gün boyunca kırbaçlayarak veya diğer cezalardan uygulayarak suçunu itiraf etmesini istemişler. Bu arada hatun ölmüş. Kadın bunu duyunca, "Hatunun öldüğünü biliyorum. Beni de öldürün ki ben de onu takip edeyim, çünkü ona karşı hiçbir kötülük yapmadım," demiş. Kadın hiçbir şey itiraf etmeyince, Möngke onun hayatta bırakılmasını emretmiş..
Sayfa 169 - Kronik KitapKitabı okudu
elini göğsüne koydu: “biliyorum doktor en çok merak ettiğin organdır kalbim. onun bana ait olduğunu söylüyorlar doktor. işte buna dayanamıyorum . ayrıca, bu kadar çok parça içinde artık ‘ben’ diye bir şey söz konusu olabilir mi? hepsi dışarıdan alınmadı mı bunların? peki o halde ben kimim? hangi parçanın esiriyim?
Reklam
Mutluluğum bu işte.
Yemek yemesine en sonunda izin verilmiş açlıktan ölen bir insan gibiydim. Üşüyebilirim, elbiselerim parça parça olabilir, utanç duyabilirim ama mutsuz olamam. Ben mi mutsuzum? Yo, mutluluğum benim bu işte.
Hızır
Biri varmış, biri yokmuş... Bir Padişah varmış. Bu Padişah bir gün tellallar bağırttırmış: "Kim bana Hızır’ı bulup getirirse ona ne isterse vereceğim," diye. Hızır’ı kim bulabilir? Hiç kimseden ses çıkmamış. Bir fakir adam varmış. Bir sürü oğlu uşağı varmış bunun. Karısına demiş ki: "Karı, nasıl olsa hepimiz nerdeyse açlıktan
Gece vakti huzura ulaşamamak insanı öldüren bir şeydir. Herkes uyuyor ve sen bir şey arıyorsun. Aradığım şeyin farkında değildim ama yaşadığım bir olay hayatımda yeni anlamlara kapı açtı. Karşılaştığım bir adamın sözleri artık geri dönülmez bir yola itti beni. Geriye dönüp baktığımda bunlardan pişman olmadığımı biliyorum. Ben sadece tercihler yaptım. Her tercih, bazı şeyleri çalıp gitti ama tercihlerimden mutsuz olmadım. Ama şunu söylemeliyim ki yorucu tercihler yaptım. Kalben, zihnen, bedenen insanı yoran tercihler. Bir kez tercih ettin mi geriye dönemezsin zaten. Her şeyiyle yaşamından bir parça haline gelmiştir. Kimi zaman gülümseten, kimi zaman da utançtan alnını çatlatan tercihler...
Artık korkmuyorum eksilmekten de kaybolmaktan da.
Sen beni hiç kırabilir misin? Ben zaten kırıktım, senden önce bilmiyorum kaç parçaydım. Bir rüzgâr esse parçalarım dağılırdı etrafa uzaklaşırdı benden her biri. Toplamam da bir hayli zaman alırdı senden önce. Sen geldin sonra zihnimin ve kalbimin hatta her zerremin parçalarını sevgi ile tek bir parça haline getirdin. Teşekkür ederim. Artık korkmuyorum eksilmekten de kaybolmaktan da. Eğer ki bu kalp yeniden bin parça olursa ve şayet bunu sen yaparsan sevgilim bilmeni isterim ki her bir parçası ile seni sevmeye devam edeceğim, hem de her gün.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
‘ gölgeler içindeki Hamlet ’
Sahte bir Shakespeare tiyatrosu gibi gözükse de tamamiyle Dazai'ye ait muhteşem bir tiyatro eseri olmuş. (Yani Dazai yine yapmış yapacağını.) Becerisizim dese de beni hayranlık içerisinde bırakan hatta Shakespeare tiyatrolarını okurken alamadığım zevki Dazai'nin tiyatro alanında ki tek çalışmasını okurken zevk almak, beni fazlasıyla
Yeni Bir Hamlet
Yeni Bir HamletOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 2022589 okunma
Evet, niçin yalan söyleyeyim? Bütün nefretlerime, isyanlarıma , bütün o geçmiş şeylere rağmen, ben yine bir parça senindim.
Sayfa 438
İncitmeden seviyo beni, ben de onu, eşlikçimiz Cioran Zamanın peşinden koşan, bir parça zaman yakalamak isteyen o deli yaşlı kadın bana ne yakın Burukluk s.35
Kendi bedenini gören bir ruhum ben şimdi.
Yazmak iyi geliyor. Yazdıkça içimdeki zehri akıtacağım sanıyorum. Yazarsam, bütün bu dehşetin kelimeler dünyasında karşılığını bulursam bir parça hafifleyeceğim zannediyorum. Kelimeye dökülen acım bir taraftan hafifliyor. Yazdıkça kendime ve bütün bu olanlara uzaktan bakabiliyorum çünkü. Uzaktan baktığımda ise başka bir zamanın, başka bir hayatın varlığına olan inancım pekişiyor.
Sayfa 396
Reklam
Şahsi yöntemlerim işe yaramıyor, iyi olmanın bir yolunu bulsun diye sürekli üstüne binmeye çalıştığım zihnimden artık boş akbil sesi geliyordu. Anlamıyordum, yani iyiydik, mis gibi geçiniyorduk, bu ne saçmalık. Anlamadıkça öfkeleniyor, işin içinden çıkamıyordum. Ben de çevremdeki insanlardan faydalanmaya karar verdim. Arkadaşlarımı olduk olmadık saatlerde arayıp, daha önce defalarca anlattığım halde ayrılık konuşmasını tekrar anlatıyor, bana bir parça akıl vermelerini istiyordum. Bir cinayet dedektifi titizliğiyle hiç bir detayı atlamadan anlatıyordum olanları, beyin fırtınasıyla belki bir yere varırız diye umuyordum. Çünkü ortada bir cinayet vardı, benim içim ölmüştü, sadece kimse üzülmesin diye bunu bir türlü söyleyemiyordum.
Sayfa 108 - İletişim Yayınları - 11.BaskıKitabı okudu
Bazı dizelerde kalbim gümbür gümbür atar, derin ve sert bir sıkışma duyardım. Yazan bir parça ölmüş, okuyan ben kısmi ölü, ama bu hayat nasıl şeyse, böyle yarı canlılara talip, bizi sürükler yine bırakmazdı.
Sayfa 41
Fakat tuhaf gelebilir belki, ama bu dünya bana yeterli geliyordu. Nedendir bilmem. Belki de ben ve esas kendim iki parça halinde çekişmelerimizi sürdürerek keyifli bir yaşam sürüyorduk, ondandır.
Ey sevgili, viraneyim ben; Kadıköy vapuruyla bir dallanıp budaklanmış, Bir parça aşkına Şekilsiz şekiller çizen Çığlık çığlığa kalmış; O kör martıyım ben!
Resim