Bir hedefe ulaşmak için her yol mübah sayılır mı? Önemli olan hedefe mi varmaktır yoksa hedefe nasıl vardığımız mıdır?
Koştura koştura bir yerlere varmaya çalışırken asıl olması gerekeni kaçırdığımızın farkına varıyoruz bazen. Ben ne yapıyorum diye soruyoruz... Bir an duraklıyoruz... Düşünüyoruz... Sonra ne gerek var bunlara diyip yola devam
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim :Eğer imkanım olursa bu kitabı muska kadar küçültüp boynuma asmak isterdim. Öyle ki hep hatırlamak için hep yanımda olsun. Hatırladıkça Marquez 'in büyüsü hep benimle olsun. O ladar ki eğer bir hikaye aklımdan silinirse ve ben bu unutmuşluğu fark edecek olursam çok üzülürüm. Çünkü bu kitap adeta bir
Selammm Canımlar
Ramazan ayında her ne kadar okuma hızım düşse de sizlere inanılmaz severek okuduğum bir kitapla geldim. Yazarın kalemini çok merak eden biriydim çünkü çok sevildiğini biliyordum. Millet yanılmamış ciddi anlamda muazzam bir kalemi var. Tanışmak bu kitaba kısmet oldu diyelim. Kitaptaki kurgu geçmiş ve günümüz arasında gidip
4 Teşrinisani 337
Gök kurşuni. Başım biraz yorgun ve içim titriyor. Gök ziyasını benim için kısmış gibi; içimde dinlenmek ihtiyacı var, içimde hafif gıcıklayıcı bir tebessüm var.
KARGA İLE FARE!!!
Paylaşmak, insana hayatın derin anlamını anlatan ve gösteren bir eylemdir. İnsanlar belli bir olgunluğa eriştikten sonra özellikle ruhsal anlamda çeşitli arayışlar içerisine girer. Yani bedensel hazlar artık bir anlam ifade etmemeye başlar ve asıl huzurun ruhsal doygunlukla elde edilebileceğini idrak etmeye başlar fakat
Hikaye okumaktan roman okumak kadar keyif almam normalde ya da almayacağımı düşünürüm genelde, karakteri ve yaşadıklarını özümseyemeyeceğimi düşündüğüm için. Bu yüzden de hikaye okumuyorum genelde. Ama baktım ki bu yıl 40 hedef koymuşken ve henüz 4 kitap okumuşken kısa hikayeler okuyup sayıyı biraz artırsam iyi olur gibi.
Stefan Zweig daha önce de okuduğum bir yazardı, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabıyla.
Birkaç gün önce de kütüphanede dolanırken muhtemelen kitabın adını daha önce internette gördüğüm için Sahaf Mendel adı ilgimi çekti ve aldım.
Aslında hikaye okumaktan keyif almayacağım ya da özümseyemeyeceğim fikri bir önyargıymış. Çünkü 60 sayfada 3 hikaye okutuyor Stefan Zweig'ın Gülperi Sert'in çevirisinden çıkan bu derlemesi. Ve 3 hikayede de insanın suratında buruk bir tebessüm oluşuyor bence. Savaşlar yüzünden yitip giden insanlar, parasızlığın yarattığı çaresizlik ve insanlara sırf içinden geldiği için iyilik yapan ve karşılığında sadece gününü kurtaracak kadar para alan bir insan.
Kitabı 2 saatte kütüphanede tek seferde okuyup bitirdim ve gerçekten keyifli bir 2 saatti.
Sahaf MendelStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20228bin okunma
Genç Werther'in Acıları'nı okumam ne kadar doğru bir tercihti bilemiyorum. Her iki kitapta da ruhsal bunalım yaşayan karakterler var. Birinde Ayhan, diğerinde Werther ve her iki kitapta da karakterler kendilerini öyle derin anlatıyor ki onlarla hemhal olmak kaçınılmaz oluyor. Bu beni biraz yorsa da
Trevanian’ın geniş bir yelpazede karakter yaratmada usta yazarlardan biri olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. “Şibumi”de Nicholai Hel, “İnfazcı”da Jonathan Hemlock ve en son okuduğum “Katya’nın Yazı”nda Paul, Katya ve Montjean Trevanian’ın ne kadar derin bir yazar olduğunu kanıtlıyor. Bütün bu karakterler birbirlerine benzeseler de
I
Kader celladına
Sessiz uzat boynunu;
Acıma ne kendine, ne de gelecek günlerine
Yalnız bir düşünceye yum gözlerini
Son darbe inmeden evvel, en son anda
Bir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol;
Suriye 'de Türk milleti adına savaşırken Türk istihbaratlı Rus füzesi tepemizde uçtu...
Adamlar ayaküstü bizi kullanmışlar...
Şayet geberedebilirdim...
Annem çok üzülürdü.
Bir Fatiha 'ya gönderirlerdi...
Onun için bunların tamamına tebessüm ederim ben...
Onlar beni kullandı sıra bende...
Hakan Fidan, dış işlerinde umarım Bahçeli 'nin Türkiye eskisi gibi olarak kalır dediğini yaparsın.
Umulur ki sana biraz olsun acırım...