Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Nur SONKUR EFE

Melâli anlamayan nesle aşina değiliz. ~Ahmet Haşim~
Reklam
Rakamlar saygı ister, kelimeler sevgi ister.
Bir Şey Söyleyeceksem...
Başlayacaksam sözlerime şayet; "Ana başa tac imiş  Her derde ilaç imiş  Bir evlat pir olsa da  Anaya muhtaç imiş" diye başlardım her geçen gün bu cümleleri daha iyi anlayarak. Bir el öpeceksem; önce annemin ellerinden, evlatlarını yitirmiş, şehit vermiş anaların elinden, anne olmamış ama yüzünde anneliğin her zerresini taşıyan annelerin elinden öperdim. Kucak dolusu sarılacaksam önce annesini yitirmiş yavru ceylanlara sarılırdım. Bilirim ki anne gibi kokmazdım, anne kadar geniş olmazdı belki de bağrım ama yine de sarılırdım annesini  özlemiş olduğunu bildiğim için. Bir şey söylemeden, yavru ceylanı ürkütmekten korkarak usulca sarılırdım. Bir teselli cümlesi fısıldayamazdım, bütün teselli cümlelerinin kurulduğunu bilerek. Elinden tutup götürecek olsaydım birini bir yere; yavrusunu yitirmiş anneleri evlatlarının yanıbaşına götürmek isterdim. Aslında bilirim ki analar evlatlarını her daim sinelerinde taşırlar. " Korkma sakın. Sen elinden geleni yapıyorsun." diyeceksem eğer; özel çocukları olan süper kahraman annelere söylemek isterdim. Her daim mücadeleye hazır, gece gündüz çocuklarının ardında, ilk adımında yanında olan annelerin omzuna elimi koyar ve tüm inancımla söylerdim bunu. Bir iyilik edeceksem şayet birine, Rasûlullah' ın emrince önce anneye, önce anneye, önce anneye, sonrasında babaya iyilik ederim. Bilirim ki ikisinin hakkı da asla ödenmez. Bu günü kutlayacaksam şayet hiçbir kadını, hiçbir anneyi incitmeden kutlamak isterim. Gözümüzde, gönlümüzde anne alan her kadının bugün değil her günü kutlu olsun. İyi ki varsınız...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Okuduğum En Nadide Kitap
Bugün yeni bir yaş daha aldım kalan ömrümden. Bir yaş büyüdüm, belki olgunlaştım. Pek çok yeni vasıf kazandım. Ama en çok yarım kaldım. 26 Ocakta dedemi Hakka uğurladım. Günler geçti hala yerini dolduramadım. Kalemi aldım, bir şeyler yazmaya çalıştım onu hatırlamak için tek kelime edemedim, lal kesildim. Her gelen bir güzellikle geldi. Bilmediğim tüm o anılara gıpta ile baktım. Ama en çok gülen yüzüne hasret kaldım. Dedemin omuzlarında büyüdüm. O yaş alıp yaşlandıkça ben yaş aldım yürüdüm, büyüdüm. Üniversite kazandım, kilometrelerce öteye gittim en çok onu özledim. En çok onun tarafından özlendim. Hasta olduğu her seferinde büyük bir endişe ile başında bekledim, bir gün o başı son kez elleri ellerimde bekledim. İsyan etmeden, hüzne değmiş bir kalp ile ağladım, yattığı yere dakikalarca baktım, sesini, şiirlerini tekrar tekrar hatırladım, saatini bir kez daha koluma taktım, her gece onun bize dediği gibi ona iyi istirahatler diledim, yine özledim, yine çok özledim. Hayal ettim, hayaline ortak etti. Dua ettim, dua etti. Hayaller gerçek oldu, diplomayı aldım, geldim, eline bıraktım, mutlu oldu. " Bir gün kapında oturacağım inşallah." dedi. Nasip olmadı. Diplomam henüz bir duvara asılmadı. Yaşlar ne kadar ilerlese de bir şeyler hep yarım kaldı. Yol geldi dolandı, yine Rabbe ulaştı. Bir kapıdan giren insan, azıcık oyalandı diğer kapıya vardı. Dönüşler mutlak O' naydı.
Ebelendi ömür ölümün ellerinde...
Reklam
Adana Çukurova 12. Kitap Fuarı
Kitap fuarlarını çeşitlilik açısından seviyorum. Birçok yayınevini ve kitabı aynı anda görmek insanı ayrı bir mutluluk veriyor. Aslında kitabevi olmayan bir şehirde yaşadığım için kitapları bir arada görebileceğim herhangi bir yer şahsım adına mutlu olmak için yeter. Ben orda satış yapan bir görevli değilim. Fuarı gözlemleme şansım bir gün
Sevgili Dost; Bir yolculuk için bir birlikteliğe daha hoşgeldin. Bir yanı ayrılık bir yanı vuslat kokan bu yolculukta yanımda olduğun için sağol. Sahi ya kaç zaman geçti bir yolculuğa seni mektuplarla ortak etmeyeli?Zaman... Zamanı kaçırmışız dostum. Yakalayamamışız. Saatler bir lazha olmuş sanki. Kaybolmuş... Çok olmuş dostum. Çok, çok uzun zaman olmuş. Zarflara değmemiş kaç bahar, kaç kış geçmiş aradan? Gözümdeki yaş, kalemimin ucundaki mürekkebim kurumuş dost. Düşün artık kaç zaman olmuş? Mektubum sessiz çığlıklarımdır dostum. Bir dostluk mürekkeple attığım çığlıklarımı belki ilk belki de son kez duyman temennisiyle. İyi yolculuklar....
Sait Faik' in "Dülger Balığının Ölümü" hikayesi "Seçme Hikayeler" inde midir? Bilgisi dahilinde olan var mıdır?
Öğretmenin Her Gününe..
Sevgili Öğretmenim, Sizi ilk gördüğümde nasıl hissettim hiç hatırlamıyorum. Belki biraz korkmuşumdur. Annem ilk defa bırakıyordu ellerimi. Mavi önlüğüm, at kuyruğu saçlarım, ufacık boyumla.. Sizin karşınızdayım ilk defa. Birinci sınıf  denilen bu yerde ellerinizi tutmak için geldim.  Ne öğreneceğimi bilmiyorum, ama siz beni benden iyi
Osmanlı Türkçesi öğrenmeye çalışıyorum. Kaynak olarak önerebileceğiniz bir eser, kitap var mıdır?
Reklam
40 Yaşa Övgü/ Genç Dergi/ 146.sayı
Herkes kendi hikayesinin sırrını keşfedebilmek için yaşar.
Posta Kutusundaki Mızıka' dan Mektup Var
Sevgili Dost, Bugün senin daha önce veda ettiğin şehre bu kez ben veda ediyorum. Şehrin sokaklarını son kez adımlıyorum. Adımlarken bir yandan da seninle günbatımında yürüdüğümüz ikimizin gizli yolunu düşünüyorum. O yolu son kez sensiz yürümeye cesaretim yok. O yol "sen" demek çünkü. Yolda yanından geçtiğimiz mezarlığa ettiğimiz dualar
İnstagramda "yenişafakhayat" sayfasında yer alan bir habere göre Mustafa Kutlu " Sevincini Bulmak" kitabıyla beraber hikaye defterini kapattığını söylemiş. Üzüldüm. Usta hikayecinin yeni bir kitabını heyecanla beklemelerimiz sona erdi görünüşe göre.
Bir yıl önce kaybettiğim ablamın anısına... ... Hadi bir İnşirah okuyalım Açsın Rabbim gönlümüzü sekinelere Yavrun Rüveyda'nın saçlarından dökülüyor ayrılıklar Teselli indirsin Rabbim kalplerimize Mazi bir yara misali kanıyor avuçlarımızda Hatıralar yaşıyor her an, her dakikamızda Hani biliyoruz giden dönmüyor geri Bir umut işte yolların dönüşe gittiği ...
58 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.