Ah Tolgonay anne.. ah toprak anam.. ne de güzel anlattınız hikayenizi. bu kadar güzel anlatmak hissettirmek pek zor iştir. sizinle oturdum sizinle kalktım. o tarlalarda hasat zamanında sizinle çalıştım. yılın ilk ürünü ekmeğini sizinle tattım. okurken o pas kokan ekin kokan ekmeğin kokusunu duydum. oğlunun haberi geldi seninle çöktüm durdum boğazım düğümlendi. suvankul'u kasım'ı maysalbek'i caynağı seninle bekledim, yolunu gözledim. savaşların insan hayatını ne denli etkileyebileceğini sadece anlatmakla kalmayıp insana yaşatan bir eser. savaş diyip geçeriz çoğu zaman. rakamlar veririz ölüleri söyleriz ama kimse arkasını insanların yaşadıklarını bilmez. insan hayatını nasıl etkilediğini, körpecik gençlerin gülüşlerini nasıl soldurduğunu düşünmez savaş. hayatının baharında gencecik delikanlıların nasıl arkasında ailesini bırakıp gittiğini düşünmez. herkesin mutlaka okuyup etkisinde kalması gereken bir roman...
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,1bin okunma
Demiri nasıl tavında dövmek gerekiyorsa, çekiç darbelerini
nasıl soğutmadan indirmek gerekiyorsa, her kelimeyi de öyle tam
zamanında söylemek gerekiyordu. O anı geçirince söz soğuyor,
katılaşıyor, insanın yüreğine taş gibi oturuyor ve bu ağırlığı kaldırıp atmak hiç de kolay olmuyordu.
Namuslu çalışmak her yıl biraz daha güçleşiyordu. Bugünün insanları, özellikle de gençler, yalnız kendi çıkarlarını düşünüyorlardı ve zerre kadar iş ahlâkına sahip değillerdi.
Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir: Bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelip durur. İnsan tek başına böyle bir yolda ilerleyemez, ama birleşenler, birbirine omuz verenler her engeli aşarlar...