Yakınlık cesaret gerektirir, çünkü risk kaçınılmazdır.
Serilda başını iki yana salladı. "Size şu anda anlatmak istediğim başka bir hikâye var. Tam dolunaya uygun bir hikâye." Başıyla, belirmekte olan ayın saman rengine boyadığı ufka işaret etti. "Bu, gece atları ve cehennem köpekleriyle kırda tozu dumana katarak sadece dolunayda süren vahşi avla ilgili başka bir hikâye anlatacağım.
Reklam
“Kimsenin düşüncelerini söylemeye cesaret edemediği bir devir gelmişti.”
"Hiçbir şeye cesaret etmeyenin, hiçbir şeyi ümit etmeye hakkı yoktur."
Friedrich Schiller
Friedrich Schiller
Harekete geç!
'Hayatta en büyük cesaret tembelliğine meydan okumaktir.'
1910 yılında kendine saygısı olan hiçbir kız, dudakları boyalı bir şekilde toplum içine çıkmaya cesaret edemezdi. Bu ahlakçı yaklaşımın temelinde kısmen hakikilik kaygısı yatar.
Reklam
Ama Kazu insanların karşılaştığı zorluklar ne olursa olsun her zaman üstesinden gelecek güce sahip olduklarına inanmaya devam ediyordu.Sadece cesaret gerekiyordu. Eğer sandalye bir kişinin bile kalbini değiştirebiliyorsa o halde kesinlikle bir anlamı vardı.
Bir ilişkide iyiyi istediysek, bir gün diğer tarafın bizi yarı yolda bıraktığını hissetsek dahi, bu iyiliğin onunla birlikte kaybolmayan bir geçerliliği vardır. Zamanla karşımıza çıkabilecek diğer bütün kışkırtıcı sevgi fırsatlarını kaçırmaya cesaret ederek, kendimizi incinebilir kılarız.
Günaydın güneş, Sıcak esen rüzgar, Yeşile tutkun çimen, Kanadında cesaret taşıyan güvercin, Ne güzelsiniz bu sabaha, Biz ne mükemmel dostlarız ki Kelimesiz yazısız anlaşırız... Merhaba çocuklar. Merhaba arkadaşlar, Merhaba cümleten... Nazım Hikmet RAN
Herkes efsane kahramanlanm, kendi yapamadığı ve yapmaya cesaret edemedigi işlerin adamı olarak görür.
Sayfa 204 - İletişim yayınları 67. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Kimse, bir iz bırakmadan kaybolmaya cesaret edemiyordu. Dünyadan gelip geçtiklerine birilerinin tanılık etmesi şarttı. Varlıklarını süslemek için.
Sayfa 261
SON~
. . geçen sene, büyük bir mutlulukla küçük bir kız doğurmuştu, görünüşe göre diğer çocuklarından daha çok seviyordu onu. "Odamın hemen yanındaki odada uyuyor, gel de bak," dedi. Peşinden giderken şöyle devam etti: "Jérôme, sana yazmaya cesaret edemedim... bu küçüğün vaftiz babası olmayı kabul eder misin?" Biraz şaşkınlıkla beşiğe doğru eğilip, "Elbette, eğer istersen, memnuniyetle," dedim. "Vaftiz kızımın adı ne?" Juliette alçak sesle, "Alissa..." diye cevap verdi. "Sence de ona biraz benzemiyor mu?" Cevap vermeden Juliette'in elini sıktım. Annesinin beşikten aldığı küçük Alissa gözlerini açtı, ben de onu kucağıma aldım. Juliette gülmeye çalışarak, "Ne kadar iyi bir baba olurdun!" dedi. "Evlenmek için neyi bekliyorsun?" "Pek çok şeyi unutmayı," dedim, yüzünün kızardığını gördüm. "Yakında unutmayı umduğun mu?" "Hiç unutmamayı umduğum."
Sayfa 140 - Can Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Cesareti kırılmak üzereydi,ne öğüt ne de cesaret verici sözler duyuyor, karanlıkla boğuşuyordu.
Her zaman böyle değiliz. İlerisi için planlar kuruyoruz. Tutunamayanlar ansiklopedisine yeni bölümler yazmayı düşünüyoruz. Benim de girmem ihtimali kuvvetle belirdi. Olric öyle söylüyor. Ben de kendime göre hazırlıklar yapıyorum. Olric’in temasları bitince yeniden müracaat edeceğim. Elimde kuvvetli deliller var bu sefer. Bu sefer öyle kolay atlatamazlar. Olric bana cesaret veriyor. Bir celsede bitiririz bu sefer, diyor. Ben biraz kuruntuluyum. Herkesi tanıdığını söylüyor. Benim gitmem bile gerekmeyecekmiş belki. Öyle olursa sevinirim. Ben de yavaş yavaş kendi bölümümü yazıyorum; bazı küçük değişiklikler yapmama izin verileceğini söylüyor Olric. İyi olur; yoksa bir celsede verilecek kararın bir anlamı kalmazdı.
Sayfa 6 - İletişim Sinan Yayınları TURGUT ÖZBEN'IN MEKTUBU
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.